İŞLETMECİLİK NEDEN ÖNEMSENMİYOR
- Kategori : 2014,Ekim,Gazete Yazılarım
- Yorum Yok
- Ekleyen : Nurhayat VAROL
- Okunma :1.301 kez okundu
Şehirler büyüdükçe sosyal mekânlara olan ihtiyaçlar artmaktadır. Bu mekânlar bazen de arz talep şeklinde olmaktadır. Yıllar öncesine yani 1980’li yıllara gidersek şehrimizde ailece gidilip yemek yenebilecek tek lokanta vardı. Bayanların zaten tek başlarına ya da bayan bayana gidebilecekleri lokanta yoktu.
Yıllar geçti, artık yaşam biçimi değişmeye başladı. Yoğun çalışma hayatından dolayı insanların hayatlarını kolaylaştırma adına dışarıda yemek ihtiyaçlarını giderdiklerini biliyoruz. Lokanta, kafe seçenekleri arttıkça aralarında farklılık oluşturmak adına yeni yeni açılan yerler cazibe merkezleri haline geldi. Artık “evde kahve içeceğime arkadaşım ile … mekanda kahvemizi içelim” diye düşünüyoruz. Özellikle çalışanların bir kısmı hafta sonları rahatça kahvaltı yapabildikleri için onu da renklendirmek adına hafta sonları yine farklı mekânlara gitmektedirler. Misafirlerimize evde yemek ikram etmek dahi azaldı, lokantada yemek ve muhabbet arttı. Zaman ile yarışan bayanlarında işlerini azalttığı için benimsenen ev sahipliği oldu. Düğün, nişan, toplu yemekler için her geçen gün yeni yeni mekânlar açılmaktadır. Artan talebe karşılık farklı mekânlar hızla açılmaktadır.
Yeni açılan mekânların al benileri olmaktadır. Dekorasyon gün geçtikçe değişmekte görselliğe dikkat edilmektedir. Açılan bir çok mekân ilk anda çok rağbet görmektedir, belki değişiklik, belki sınama amacıyla gideriz. Kaliteden ödün vermeyince müşteri yoğunluğu devem etmektedir. Ancak kalite düşünce müşteri potansiyeli de düşmektedir. Kalite derken sadece ürün yani yiyecek kalitesi değil, işletmecilik ön plana çıkmaktadır.
Elazığ’da kaliteli düğün salonlarına ciddi anlamda ihtiyaç vardı. Son birkaç yılda sayıları arttı. Sanırım birçok bütçeye uygun salonlar var artık. Anne baba olarak çocuklarımızın düğün gibi özel günlerine özel hazırlanırız, imkânlar dâhilinde yapılmak istenilenin en iyisi yapılmaya çalışılır. Ciddi anlamda masraf yapılır. Sadece ev sahibinin hazırlığı, mekânın dekoru yetiyor mu? En önemli unsurlardan birisi işletmecilik anlayışı ve kalifiye eleman sorunudur.
Birkaç gün önce ilimizde rağbet gören, bir salondaki düğüne katılmıştık. Daha önceden de tekrarlanan manzara aynıydı. Servis arabası piste yakın masaların yanı başına bırakıldı. Çalışanlar hızla boşalan tabakları topladı, servis arabasına yemekten sonra toplanan tabaklar yığıldıkça oradaki görevli tabakları tek tek silerek sıraladı, işlem yaklaşık 20 dakika devam etti. O görevli mutlaka yaptığı işlemin yanlışlığının farkında değildi. Uyaran yetkili de yoktu. Sanırım onlar için çok normal bir görüntüydü. Oysa yakın masalarda oturanlar son derece rahatsız oldular.
Ekmek sepeti içerisinde ekmek servisi yapanların yine ekmek sepetlerini göğüslerine dayayarak getirdiklerini, çorba servislerinde kâseleri dolu getiren görevlilerin çalkalayarak masaya bırakırken parmaklarının da çorbadan nasiplendiğini görüyoruz. Çok erken hazırlanan salataların hijyen açısından streç ile kapatıldığını ancak, açıldığında çok da hijyen olmadığını gördük.
Zoru başaran mekân sahipleri kalifiye eleman sıkıntısı içerisindeler. Neden her şey tam olmuyor ki? Neler yapılabilir? İlk aklıma gelen, Fırat Üniversitesi Sosyal Bilimler Meslek Yüksek Okulu’nda Otel Lokanta ve İkram Hizmetleri Bölümü var. Bu okulda öğrenim gören öğrenciler staj yani uygulama yapmak zorundalar. Bu işin eğitimini almış öğrenciler bu mekânlarda değerlendirilebilir. Yetkililer ile konuştuğumuzda bazı iş yerlerinde öğrencilerin staj yapmak istemediklerini açıklamaktalar. Diğer yandan öğrencilerin ifadelerine göre de bazen amaç dışı çalıştırıldıkları ve az bir meblağ da olsa ücret alma istekleri.
İş yerleri, gelişimleri için uzmanlardan yardım almaktan kaçınmamalı, uygulama yapan öğrencileri geçici kaynak görmemeli, kendi elemanları bu arada eğitilmiş olabilir. Yüksekokuldaki akademisyen arkadaşlarımız talep edildiği takdirde kendilerinin hizmet içi eğitim verebileceklerini dile getirmekteler. Yeter ki; Elazığ’ımıza hizmet olsun, yeter ki; hizmet alınabilsin; yeter ki dışarıdan gelen misafirler olumsuz anılarla donatılmasın, yeter ki; işini yapan kişi işinin bilincinde olsun, yeter ki; şatafatlı görünümlü mekânların hizmeti de beğenilen ve istenilen olsun. İyileşmeler olsun, tatlı rekabet ortamı olsun ki iyiyi bulalım..
Yeni Ufuk Gazetesi imtiyaz sahibi; Elazığ Basın ve Medya Cemiyet Başkanı Sayın Nafiz Koca 10 Ekim 2014 günü gazete çıkışında saldırıya uğramıştı. Kalemini doğrudan yana kullanan, haksızlıkların, yolsuzlukların, usulsüzlüklerin, keyfi hareket eden yöneticilerin üzerine deliller ile cesur yüreğini ortaya koyarak giden, onları gün ışığına çıkaran sağlam kalemi kırmaya kimsenin gücü yetmeyecektir. Hocama geçmiş olsun dileklerimi iletirken; ancak kaba kuvvet kullanabilen yada kullandırtan zavallı insanları kınıyorum.
Etiketler |
Yorumlar
Yorum Yapın !
Yorum yapmak için oturum açmalısınız.