Öğr.Gör.Nurhayat VAROL- Kişisel Web Sayfası

Şanlıurfa ve Siirt’in Geleceği

13
Ekim
2011

Güneydoğu Anadolu Bölgesinde gezilip görülecek birçok yer vardır. Ülkemiz turizm cenneti olarak bilinir. Özellikle yaz aylarında deniz, güneşten yararlanmak için yabancılar ve yerliler Akdeniz ile Ege’ye giderler. Yurtdışında Türkiye ile ilgili sohbet olduğu zaman yabancıların çoğunlukla bilgi sahibi oldukları yer İstanbul ve Antalya’dır. Tatil denildiği zaman yine aklımıza gelen yer batı bölgesi olmaktadır. Oysa Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesinde gezilecek, görülmeye değer, öğrenilecek birçok medeniyet mekânları vardır.

Bazı bölgelerimiz doğası ile ilgi çeker, bazı bölgeler deniz ve kumu ile ilgi çeker, bazı bölge veya kentlerde çeşitli medeniyet yatakları, bazı kentlerde de inanç turizmi ilgi odağı olmaktadır. Güneydoğu Anadolu Bölgesinde örneğin; Mardin farklı din ve kültürlerin bileşkesini yansıtırken Siirt, Elazığ ve Şanlıurfa inanç turizmin yoğun olduğu yerlerdir. Şanlıurfa denildiğinde efsanesi ile insanları büyüleyen Balıklı Göl, Hz İbrahim efsanesi ve insanların dua etmek ve suyundan almak için gittikleri Eyyüp Peygamber’in çile mağarası, Hz. İbrahim’in doğduğu mağara, Urfa Kalesi akla gelir. Adını Üniversiteye veren Harran yine görülecek ilginç yerler arasındadır. Mezopotamya putperestliğinin önemli merkeziydi. Gezegenler, Ay ve Güneş kutsal sayılması nedeniyle Harran’da astronomi ilmi ilerlemişti. Dünyada üç büyük felsefe ekolünden birisinin “Harran Ekolü” olduğu iddia edilmektedir.

Son yıllarda çeşitli nedenlerle yaklaşık yılda bir defa gittiğim Urfa’yı her defasında daha gelişmiş gördüm. Geçen hafta sonunu Urfa’da geçirmek istedim. Durmaksızın yağan yağmur altında dahi Balıklı Göl hatırı sayılır kalabalık idi. Balıklı gölü takip eden çarşıda küçük küçük mağazalar yan yana dizili. Balıklı gölü ziyaret edenler çarşıya geçiyorlar fiyatları çok fazla olmayan hediyelik eşyaların satışı tahminlerin çok ötesinde. Aslında yöresel ürün yok, dışarıdan gelen özellikle şal, başörtüsü, takılar, örtülerin satışının fazla olmasının nedeni fiyatlarının makul olması ve bütün satıcıların aynı fiyatı söylemesi, müşteride güven uyandırmaktadır. Ziyaret amaçlı gidenlerin Urfa’da bıraktıkları para azımsanacak gibi değil!

Urfa’ya gidilir de Urfa Sıra gecelerine gidilmez mi! Temelinde rahmetli Kazancı Bedih’in emeği olan Sıra geceleri kendilerine has özellikleriyle güzeldir. Müzisyenlerin kıyafetleri, yanık müzik tarzları, otantik ortamlarda yer alışları, servisin yerde yapılması, dinleyicilerin yer minderlerinde oturmaları ve aynı ortamda yapılan çiğ köfte geceye bütünlük sağlamakta. Müzik biter ancak kulaklarda halen o ahenkli sesler çınlamaya devam eder.

Urfa ile acı isot yine özdeşleşmiştir. Urfa’da yemek yemek için özel menü aramamak mümkün değil. Lahmacunu alışılagelmiş lahmacunun tadından farklı, oldukça acı olmasına rağmen doyasıya yiyilecek tattadır. Patlıcan kebap, diğer kebap çeşitleri, lebeni çorba, şıllık (tatlı) ve başka hiçbir yerde tadı yakalanamayacak olan ciğer şiş. Sabah saat 6 dan itibaren ciğer yemek için lokantalar dolup taşar. Geç saate kalındığında bulmak zor olabilir. Bu durum bana Siirt’teki büryan salonlarını hatırlattı.

Şanlıurfa’da inanç turizmini çok iyi tanıtılması sonucunda şehir ekonomisine yapılan katkının ne kadar iyi olduğu gözlenmekte, kentleşme bilinci daha modern ve ileriye dönük yapılmaktadır. Son açılan yollar çift şeritli idi.

Siirt ve Şanlıurfa’nın tarihi miraslarını yeterince değerlendirildikleri kanısında değilim. İnanç turizminden sağlanacak gelirler dahi bu illerimizin önemli geçim kaynağı olabilir. Şanlıurfa’nın arkasında koskoca bir GAP projesi var. Siirt’in de arkasında Botan çayı üzerinde kurulan barajları var. Eminim ki yıllar sonra Botan’da barajların devreye girmesi ve Tillo’da inanç turizmin canlandırılması sayesinde, Siirt ekonomik sıkıntılarını aşacak ve refaha kavuşacaktır.

Etiketler

Yorumlar

Yorum Yapın !

Yorum yapmak için oturum açmalısınız.