BİR ANNENİN EVLADINA ÖZLEMİ
- Kategori : 2020,Gazete Yazılarım,Ocak
- Yorum Yok
- Ekleyen : Nurhayat VAROL
- Okunma :630 kez okundu
Bugün bir anne yüreğinin taşması ile köşe yazıma başlamak istedim. Annelere duygularının doruğa çıktığı an, ya da en çok üzüldüğü an, en çok sevindiği an sorulsa, eminim ki birçok anne çocukları ile ilgili hatıralarını anlatırlar. Evet, bugün benim yine duygusal günüm. Evlat sevgisi nedir? Analık nedir? Babalık nedir? Aile olmak nedir? Aynı evi paylaşmak nedir? Hasretlik nedir? diye bir sürü soru ve cevabı, insanın içini ısıtır ve anılarla burnunu sızlatır.
Bugün 20 Ocak. Her 20 Ocak tarihinde diz boyu kar, insanı titreten soğuk hava, özlemle beklediğim yavrumu kucaklamanın ilk anne olabilmemin heyecanıyla Karlsruhe – Almanya sokaklarında eşim ile birlikte hastane yolunu tuttuğumuz gece hafızamda belirir. O yıllarda şimdiki gibi çocuk doğmadan cinsiyeti bilinemezdi. Ultrason cihazı vardı, ancak cihaz şimdiki gibi çok gelişmiş değildi ve bebeğimizin cinsiyetini doğumdan önce öğrenememiştik. Kız ya da erkek olacağını bilmiyorduk, ama belli olan ismi CİHAN olacaktı. Hastaneye girdikten birkaç saat sonra göğsümün üzerine bırakılan evladımın kalp seslerini duyduğum, onun sıcaklığını hissettiğim an “mutluluk budur, rüya mı?” diye heyecanlanmıştım. Garip yerdeydim, eşim dışında yakınım yoktu, o yıllarda Türkiye ile iletişim çok zor olduğu ülkede hayatımıza ilk evladımız girmişti. Türkiye’den tek ayrılmışken, 3 kişi geri dönecektik.
Bebeğim nazlı bebekti. Yıl 1982. Şehrimizde olmayan mamaları, o zamanlar buralarda bulunamayan çocuk bezlerini dahi Almanya’dan Türkiye’ye dönüşte, bebeğimiz için getirmiştik. 3.5 yaşında iken kardeşi Serkan dünyaya geldi. 3.5 yaşındaydın, ama ağabeylik sorumluğunu üstlendin. Okula başladığın gün seni okula bırakırken akıttığım mutluluk gözyaşlarımı unutamam.
Çok güzel geçen çocukluk döneminde bana evlat oldun, bana arkadaş oldun, bana sırdaş oldun, zamanı geldi gözlerimizle konuştuk. Yine yaban ellere siz iki kardeş ve ben birlikte İngiltere’ye gittik. Sen sadece 10 yaşında kardeşin 7 yaşındaydı. Orada o yaşta sorumluluk duygun resimlerde dahi yüz ifadende görünüyor. İlköğretim hayatın Türkiye, Amerika ve İngiltere gibi farklı ülkelerde geçmişti. Nerden bileyim ki Amerika sonunda sizi ana-baba evinden alıp uzaklara götürecek?
Yıllar o kadar hızlı aktı kii… iş hayatımızın, eğitim hayatımızın yoğunluğu içerisinde bir farkına vardık ki 16 yaşında üniversite kapısına gelmişsin. Evden ayrılmanın korkusu beni sarmıştı. Evden ayrılmaman yönünde senin bulunduğumuz yerde üniversite öğrenimini yapmanı anne baba olarak istiyorduk. Başarılı bir çocuktun ve birçok genç gibi bulunduğun ilin dışında üniversite tahsilini yapmak istiyordun. Ama seninle konuyu ilk konuşmamızda ikna oldun. O zamandan da çok olgundun. Anne babayı üzmek senin yapında yoktu. Senin yıllık üniversite öğreniminde zaman kazandım sandım. Ancak sayılı gün çabuk geçiyordu.
20 yaşında Üniversiteden mezun olduktan 2 gün sonra Amerika’ya uçtun… Uçtun… Sadece Esenboğa’dan seni uğurlarken, sana el sallayışımız bir anneye çok şey anlatıyordu. İşte gidiş o gidiş oldu. Evde yaşadığın 20 yılı düşündüğüm zaman sadece etkisi altında kaldığım çok güzel bir film izlemiş gibi kısa bir süreç diye hatıralarım canlanıyor. Senin gidişine alışamadan Serkan’ımın da Amerika’ya gidişi, bir anne için özlem dolu gece ve gündüzün birbirine karıştığı günlerin temeli ve başlangıcı oldu.
Her zaman yapıcı oldun, olgun oldun, doğru bildiğini sansürsüz söyledin. Yaşının üzerinde olgunluğa sahiptin. Sorumluluk duygun olması gerekenden çok fazlaydı. İki kardeş uyum içerisinde, paylaşımcı ve birbirinizi koruyarak birlikte 17 yıl anne- baba ocağında yaşadınız.
Hiçbir zaman biz anne ve babayı üzmediniz, pişmanlık duygusunu yaşatmadınız, problem yaratıp kafamızı meşgul etmediniz. En büyük sermayemiz, mutluluğumuz siz evlatlarımız, eşleriniz ve çocuklarınız oldu.
Halen tereddüte düştüğüm konularda fikrini aldıktan sonra içime sinen kararları almamda danışmanımsınız canımın içi evlatlarım..
Evlat sevgisini, analık-babalık sevgisini şimdi yaşadığın için beni daha çok anlayacağına eminim. Evlat sevgisinin ölçeği yoktur. Çok mutlu bir anneyim. Kendilerini çok iyi yetiştirmiş çocuklarım ve onları tamamlayan eşleri var.
Gözbebeğim CİHAN’ım bir 20 Ocak yine Okyanus aşırı uzaktayız. O güzel gönlündeki güzelliklerin gerçekleşeceği, gönlünce yaşayacağın nice yıllar dilerim. Doğum gününü kutluyor; Hacer’im, Ardam ve Melis’im ile sağlıklı nice yıllar diliyorum. Sağlık, sevgi dolu günler canparelerim.
(Bir annenin uzaklardan evladına olan özlemi ve gece yarısı yalın duyguları)
Etiketler |
Yorumlar
Yorum Yapın !
Yorum yapmak için oturum açmalısınız.