MİLLETVEKİLİ ADAY ADAYI ENFLASYONU
- Kategori : 2011,Gazete Yazılarım,Şubat
- Yorum Yok
- Ekleyen : Nurhayat VAROL
- Okunma :1.679 kez okundu
Haziran 2011 de yapılacak Milletveki Genel Seçimleri ile ilgili yoğun kulislerin başladığını görüyoruz. Hemen hemen tüm il ve ilçelerde aday adayı enflasyonu yaşanıyor. Adayların bazıları geçmişini ve kimliğini arkasına alarak aday adayı olurken, bazı isimler ise ilk defa duyuluyor. Türkiye’de milletvekili adayı olmayı gönlünden geçiren birçok kişi var. Ancak gerçekten de milletvekiliği gibi çok ağır bir görevi yerine getirip getiremeyeceklerini kendi kendine tartan yok. Milletvekili seçilebilmenin asgari şartlarını sağladığını düşünen birçok kişi kolları sıvadı ve aday adayı olduklarını erkenden ilan ettiler.
Seçilemeyeceğini bile bile bazıları neden aday adayı oldukları da artık biliniyor. İsminin medyada duyurulmasının ve listelerde yer almasının, ileride gözününe alınacağını düşünenler var. Aday adayı olarak isminin zikredilmesinin er geç kendisinin kâr hanesine yazılacağını bilenler var.
Bu konuda bir anımı sizlerle paylaşmak istiyorum. Eşim Prof. Dr. Asaf Varol Siirt Üniversitesi kurucu rektör vekili olarak görev yaptığı 2007-2008 akademik döneminde bir taraftan üniversitenin kurulma çalışmalarını yürütürken, diğer taraftan da esnafla, sivil toplum örgütleri ve kamu kurumları ile iyi ilişkiler kurmak amacıyla ziyaretler yapıyordu. Tanıştığı kişilerin kartvizitlerini dikkatlice organize defterinin içine takıyordu. Bazen de kartvizit üzerine özel notlar düşüyordu. Bir kartvizit dikkatimi çekmişti. Kartın üzerinde ….. Partisi Aday Adayı diye yazıyordu. Oysa seçimler yapılmış, milletvekilleri çoktan belirlenmişti. Üstelik bu kişi kamu görevlisi idi ve aday adayı seçilmeyince süresi içerisinde müracaat ederek çalıştığı kuruma geri dönmüştü. Peki, bu durumdaki birisinin özellikle hangi siyasi partiye mensup olduğunu açıkça belirten bir kartvizitini tanıştıklarına vermesinin amacı ne olabilir? Bunu sanırım açıklamama gerek yok, amacının ne olduğu kolayca tahmin edilebilir.
Bir kentin nüfusunun düşmesi birçok şeyi etkileyebiliyor. Hatta nüfus sayısı düşünce milletvekili sayısı dahi düşebiliyor. Örneğin Elazığ’ın adrese dayalı nüfus sayımına göre çıkarabileceği milletvekili sayısı 5’den 4’e düşebilir! Belediyeler nüfus sayısının düşmesinden hiç hoşnut olmazlar. Çünkü devletten gelen birçok maddi destek nüfus sayısına göre ayarlanıyor.
Türkiye İstatistik Kurumuna (TÜİK) verilerine göre Siirt Kentinin nüfusunun 2 bin civarıda azaldığı basında yer aldı. Siirt Belediyesi Başkanı Selim Sadak, Siirtle ilgili 2010 nüfus verilerinin hatalı olduğunu ve gerçek rakamı ortaya çıkartmak için çalışma başlattıklarını, gerçek veriler elde edildikten sonra da Türkiye İstatistik Kurumuna dava açacaklarını söylemiş. Şayet gerçekten de bir yanlışlık varsa düzeltilmeli ve hiçbir İl mağdur edilmemelidir.
Milletvekili aday adayı enflasyonu karşısında biz vatandaşların yapabileceği bir yaptırım olamaz. Demokratik ortamda seçilme şartlarını sağlayan herkes aday adayı olabilir. Umarım partiler adaylarını belirlerken, gerçekten başarılı olacak kişileri belirlerler. Arkasına aşiret gücünü alan, ancak seçildikten sonra da beceriksizliği ve iş bilmezliği yüzünden halkın tepkisini çeken bazı seçilmiş yöneticiler gördük. Hatta bu yüzden bazı seçilmişlerin bir sonraki seçimde partilerine milletvekili ya da belediye başkanlığını kaybettiklerini de yaşadık.
Siirt ve diğer illerin geleceği için partilerin milletvekili adaylarını belirlerken çok dikkatli davranmaları gerekir. Sadece arkasındaki aşireti, cemaati ya da feodal yapıdan kaynaklanan diğer bir olguyu göz önüne alarak aday belirleyen bir parti bu dönemde kazançlı çıkabilir. Ancak belirlediği aday ileride başarısız olursa, bir sonraki seçimde başarısızlıktan doğan kayıp partinin çok daha fazla kaybına neden olabilir!
Etiketler |
Yorumlar
Yorum Yapın !
Yorum yapmak için oturum açmalısınız.