GEVHER NESHİBE TIP DARÜŞŞİFASI
- Kategori : 2011,Gazete Yazılarım,Haziran
- Yorum Yok
- Ekleyen : Nurhayat VAROL
- Okunma :3.327 kez okundu
Tıp tarihinin geçmişini Kayseri Erciyes üniversitesi Tıp Tarihi Müzesi olarak kullanılan Gevher Nesibe Tıp Darüşşifası’nda görmek mümkündür. Anadolu’daki ilk tıp merkezi olarak bilinmektedir. Dergilerde okuduğum bu merkezi yakın zamanda Kayseri’ye gittiğimde ziyaret etmiştim. Orada gördüklerim ve rehberin anlattıklarını hayranlıkla ve hayretle izledik. 1204-1206 yıllarında Tıp’ın bir bakıma temeli atılmış, inşaatların, planlamanın karşılaşılabilinecek durumlara uyarlı yapılmasına hayran kaldım. Orada aldığım bilgileri siz değerli okuyucularımla paylaşmak istedim.
Gevher Nesibe Darüşşifası, Selçuklu Hükümdarı II. Kılıçarslan kızı Gevher Nesibe adına kardeşi I. Gıyaseddin Keyhüsrev tarafından yaptırılmıştı. Hikayesini şöyle anlattılar. Gevher Nesibe saray baş sipahisine gönül vermiştir. Evlenmelerine karşı çıkan ağabeyi baş sipahiyi bir savaşa göndermiş ve baş sipahi gittiği yerde şehit olmuştur. Bu olay karşısında çok üzülen Gevher Nesibe verem olmuştur. Kardeşinin hastalığını öğrenen Gıyaseddin Keyhüsrev onu ziyaret ederek son dileğini sorar. O da dermansız bir derde tutulduğunu, ölümün kaçınılmaz olduğunu, hekimlerin derman bulamadığını, kendisi için yapılabilecek tek şeyin ancak adına bir şifahane (hastane) yapılmasını söyler. Bu şifahanede derman dağıtılmasını, ünlü hekim ve cerrahların yetiştirilmesini vasiyet eder. Yapılacak tedaviden para alınmamasını ister.
I. Gıyaseddin Keyhüsrev kız kardeşinin ölümüne kendisinin neden olduğunu düşünür ve 1204 yılında başlayan şifahane 1206 yılında bitirilir. Daha sonra şifahanenin doğusuna Gevher Nesibe Sultan’ın ikinci kardeşi İzzeddin Keykavus tarafından 1210-1214 yılları arasında (Tıp Medresesi) tıphane yapılmıştır. Burası sağlık ve eğitim bölümünden oluşmaktadır.
Yapının ortasında büyük bir avlu ve etrafında eyvan bulunmakta. Şifahanenin batısında uzun bir koridor ve bu koridora açılan 4-5 m2 büyüklükte odalar vardı. Bu odaların havalandırma ve aydınlatma tavandaki açıklıktan olmaktadır. 13. yüzyılda yapılan bu şifahanenin ısıtılması en fazla dikkati çeken kısmı kışın ısınma olayı idi. Öyle bir sistem kurmuşlar ki bir merkezden getirilen sıcak su buharı ile ısınmaktadır. Aynı zamanda ortamda nem de sağlanmakta.
Gevher Nesibe şifahanesindeki kitabenin altındaki resim dikkati çekmektedir. Dikkati çeken şu idi. Birbirine sarılan iki yılanın arasında Selçuklu dönemine ait madalyonun bulunmasıdır. Günümüzdeki tıp dünyasının logosunda yılan vardır. Bu hastane Anadolu’da 5. Sırayı almıştı. Türklerin de yaptırdığı bu hastane büyüklük olarak 11. Sırada idi. Bir yandan da medrese faaliyetlerini yürüten bu merkezde cerrah, göz doktoru, hekim, ruh hastalıkları koğuşları ve eczane bulunmaktadır. Bu şifahane’nin Kayseri’de kurulması ayrı bir özellik diye bilinir. Kayseri 13. yy da kervan yollarının kesiştiği önemli bir merkezdi. Yüzyıllar önce tıp dünyasında yeni buluşlarıyla tedavi merkezi olan bu merkez Erciyes Üniversitesi Tıp Tarihi Enstitüsüne tahsis edilmiş ve 14 Mart 1982 yılında Tıp Tarihi Müzesi olarak hizmete girmiştir.
Gevher Nesibe şifahanesini gezerken 13. yy da dahi özellikle akıl hastalarının ne kadar doğru ve sabırlı tedavi ettikleri için hayran kalıyorum. Oysa o yıllarda Avrupa’daki akıl hastaları zincirle bağlanarak islah edilemeye çalışılıyormuş. Su sesinin ne kadar dinlendirici olduğunu biliyoruz. Suyu tedavi ve serinleme amaçlı kullanan bir başka yer olarak Mardin’deki bir köşk idi. Köşkte oturma odası ve mutfağın ortasında dağdan gelerek akan su ortamı serinlettiği gibi çok az gelen su sesi de dinlenme amaçlı oluşturulmuş.
Geçmişimizle ne kadar gurur duysak azdır. Temeli bilim, kültür, insani duyguların yoğun olduğu maneviyat üzerine atılan toplum olmanın ayrıcalığını yaşamak bize ve çocuklarımıza nasip oldu.
Etiketler |
Yorumlar
Yorum Yapın !
Yorum yapmak için oturum açmalısınız.