İZ BIRAKANLAR

Tarih boyunca farkı dönemlere damgasını vuran, icraatları ile unutulmayan insanlar gelip geçmektedir. Eğer yaşadığınız dönemde topluma yararlı faaliyetleri yapabiliyorsanız, kendinizi yaptığınız olumlu işlerle kabul ettirebiliyorsanız, sizin için en büyük mükafat bıraktığınız izdir. Mekan değiştirirseniz dahi uzun bir süre sonradan anılırsınız.  

Siirt’e birçok üst düzey bürokrat geldi ve bir süre sonra ilden ayrıldı. Bazıları yaptıkları icraatlarla halkın gönlünde taht kurabildi. Bazıları ise bir kesim tarafından alkışlanırken, diğer bir kesim tarafından eleştirildi. Özellikle Siirt gibi farklı kültürlerle yoğrulmuş ve etnik ayrımcılığın hakim olduğu yörelerde, tüm halk tarafından takdir görmenizi beklemeniz hayalciliktir. Ama bu işi başaran bürokratlarımız da yok değil! Örneğin Diyarbakır Emniyet Müdürü rahmetli Gaffar Okkan’ın icraatlarının basından yansımalarını çok iyi hatırlıyorum. Rahmetli Gaffar Okkan Diyarbakır’da halkın büyük bir kısmı tarafından benimsenmiş ve sevilmişti. Onu zirveye çıkartan elbette ki icraatları idi. Hele Diyarbakır gibi kırsal kesimden büyük göçler almış, kökenleri farklı vatandaşların oluşturduğu bir ilde sevilip sayılabilmek, imkansız gibi görünen bir zoru başarmak demektir.

Siirt’in yakın geçmişini incelendiğimizde, bürokratları içinde ismini kente yazdıran insanların var olduğunu görürüz. Örneğin,  şu anda Şanlıurfa Valiliği yapan Sayın Nuri Okutan’ın fıstık ağaç yetiştirme konusunda çok büyük işleri başardığını biliyoruz.  Siirt’te hemen herkes Sayın Okutan’ın fıstık ağacı yetiştirme projesini anlatır durur.

Eski Kültür Bakanı Sayın Atilla Koç’un da ismi unutulmuyor. Havaalanının kendisinin Siirt Valiliği döneminde yapıldığı söylenir. Basında Jet Fadıl olarak adlandırılan Fadıl Akgündüz, yargılanmasına, yaptıkları yüzünden hakkında davalar açılmasına karşın, cep telefonları ile yapılan seçim toplantıları sonucunda milletvekilliğini dahi kazanmadı mı? Herhalde tarihte konuşmaları cep telefonu üzerinden hoperlörle halka dinletilerek seçim kazanan başka bir siyasetçi ile henüz karşılaşılmamıştır.

Bazı bürokratlar ise basının desteğini alarak, kendilerini iz bırakanlar arasına sokabilmiştir. Medyanın çok büyük bir güç olduğunu; hükümet seçtiren ya da iktidarları deviren medya yayınları olduğunu biliyoruz. Seçimlerde birçok medya kuruluşunu arkasına alıp da oylarını artıran siyasi partilerimiz olduğu gibi, basının acımasız eleştirileri sonucunda hüsrana uğrayan bazı siyasi görüşlerin eridiğinin de canlı şahitleriyiz.

Kentlerde bir yönetici iz bırakmak istiyorsa, öncelikle çok çalışkan, adil ve tarafsız olmalıdır. İz bırakabilmek için de gözle görülür faaliyetlerin yapılması gerekir. Ancak bu tarafsızlık bazen mümkün olmayabilir. Örneğin vatan bölünmek isteniyorsa, devletin bürokratının olaylara tarafsız kalması elbetteki beklenemez.

Hangi il olursa olsun orada çalışan idarecilerin mutlaka hafızalarda izler bırakan hizmetleri olmuştur ve olacaktır. Bu hizmetleri gören ve yaşayan aklı selim insanlar bir sonraki kuşağa dili döndükçe anlatacak, yada kendi yorumlarıyla anlatmaya çalışacaklardır ama bu hikayelerden birkaç nesil sonrası mahrum kalacaktır.

İşte insanları ve yaptıkları hizmetleri ölümsüzleştiren, onları hafızalarda canlı tutacak halkında ulaşabileceği yazılı belgeler neden olmasın ki? Siirt’in geçmişinde iz bırakan bürokrasi, iş adamı, sade vatandaşların hayat serüvenleri ve yaptıklarının kitap haline getirilmesinde büyük yarar olacaktır. Elazığ’da bu konuda güzel çalışmalar yapılıyor. Ağustos ayı içerisinde yazar Zekeriyya Bican tarafından “Sekizinci Şehir İz Bırakanlar” adı ile bir kitap yazıldı. Bu kitap içerisinde iz bırakanların büyük bir kesimin biyografileri kendi ağızlarından yazıldı. Mümkün olduğunca hikaye türü bir anlatım uslubu kullanıldı. Kitap elime yeni geçti ve büyük bir zevkle 700 sayfalık kitabı okuyorum. Bu eser, bir kentte iz bırakanların tarihe geçmesi ve bir bakıma kişilerin başarı değişimlerinin kendi ağızlarından ortaya konmasıdır. Benzer bir çalışmanın Siirt’te de yapılmasını diliyorum.