Anne Olmak
- Kategori : 2009,Gazete Yazılarım,Temmuz
- Yorum Yok
- Ekleyen : Nurhayat VAROL
- Okunma :1.943 kez okundu
Dünya’nın neresine gidilirse gidilsin toplumda annelik duygusu aynıdır. Bebeğini karnında hisseden anne adayının yüreğini şekfat, sevgi ve tatlı bekleyiş heyecanı kaplar. Doğumdan sonra bebeğini kucağına alan annenin duygularını ölçecek ölçek yoktur. Bir anneye “en çok mutlu olduğunuz an ne zaman?” diye soru sorulursa hiç şüphesiz ki bebeğimi kucağıma aldığım an diyecektir. Candan can olmuştur….
“Ben çocuğumu çok severim, ona çok düşkünüm, benden daha çok seven anne yoktur” gibi ifadeleri bazen içime sinmeden, kabullenmeden dinlemek zorunda kalıyorum. Çocuğunu az seven anne normal ruh hali içerisinde yoktur. Bu ifadeler bence yanlış kullanılmaktadır. Çocuğunun tamamen yükünü sırtına alan anne örnekleri var, çocuğuna bazen taşıyacakları yükten fazla yük omuzlarına vererek rahat eden anne örnekleri vardır. Çocuğunu sevmeyen anne yoktur. Modern toplum içerisinde kendisini çok feda eden anne örneği, kendisini dinlendirmek amacıyla çocuğunu yaşam mücedelesi içerisine atan anne örneği, çocuğuna sorumluluk vermek adına ona sorumlulk veren anne örneği gibi sınıflamaları görmek mümkündür. Bazı istisnalar tabii ki bu sınıflamaların dışındadır.
Annelik duygusu aynı olsa da farklı ülkelerde, farklı kültürlerde anne- çocuk diyalogu ve annelerin korumacılığı farklılık göstermektedir. Şu an bulunduğum ülke olan Amerika’dan bu konu ile ilgili farklı manzaraları siz okuyucularımla paylaşmak istedim. Özellikle anneler bu yazıyı okuduktan sonra kimlerin doğru yaptığına karar verebilirler diye düşünüyorum.
Bir hafta önce Amerika’da ülke içerisinde yapacağımız bir seyahat için eşim ile biirlikte havaalanındayız. Güvenlik kontrolunden geçmenin dahi çocuklu anneler için daha zor olduğunu düşünüyordum. Çünkü X-Ray cihazlarından geçiş uzun zaman alıyor, ayakkabılar dahi çıkartılıp ayak altı kontrol ediliyor, çantalar açılıyor.Yere çıplak ayak bastırılıp ayakkabınızı sonra giyiniyorsunuz. Artık sistemi bildiğim için yanımda ıslak mendil bulunduruyor ayakkabımı giyinmeden önce temizlik işlemini yapıyorum. Çevreme baktım çocuklu annelerin işleri daha zor olsa gerek diye düşünürken hemen öümde bebekli bir anneyi fark ettim. Bebeği önüne bağladığı kanguruda sessizce duruyor, anne, ayakkabısnı X-Ray cihazına verirken ayakkabısının tabanını avucuyla tutarak kutuya yerleştirdi, bebeğinin emziği yere düştü, emziği avuçladı eliyle sildi ve bebeğinin ağzına verdi. İçim içimi yiyor sadece izliyorum. Uçak bekleme salonuna geçtik anne bebeğini yerde serili olan halı üzerine oturttu, çantasını açtı bebeğinin yemeklerini çıkardı, kendisi yerde evindeki halının üzerinde oturuyor rahatlığıyla oturuyordu, bebeği yerde emekliyor, yerde uzanıyordu. Bebeğinin yemeğiini yedirirken bazı lokmalar yere düşüyor anne yine eli ile alıyordu. Çocuğa karşı da olsa hijyen anlamında birşey yoktu.Eşim dayanamadı sordu bebeğin kac aylık olduğunu. 11 aylıkdı. Benzer manzaraları farklı yerlerde o kadar çok görmek mümkün ki… Sanırım çocuklar bağışıklık kazanmışlar. Havaalanında ve hatta uçakta çocuk sayısı fazla ama ağlayan çocuk hiç yoktu. Koşturan çocukhiç yoktu, bazı kendi büyüklüğünde çanta taşıyan 5 yaş civarı çocuklar vardı.
Alış veriş yerlerine gidiyoruz, bebekler araba koltuklarında (car seat) onlarda market arabalarında bebeklerin ayakları çorapsız, üzerlerinde sadece ince tulum ve marketler biz yetişkinlere bazen hırka giydirecek kadar serin.
Bir Amerikalı anne ile sohbet ediyorum. Oğlu 16 yaşında bisiklet alınmasını istemiş. Anne’nin oğluna cevabı “bisiklet senin için zaruri ihtiyaç değil. O nedenle bisikletin olsun istiyorsan yazın para kazan ve al ben almak zorunda değilim” diyor. Sonuçta da oğlu çalışarak para kazanıyor ve öylece bisikletini alıyor.
Bir Amerikalı hanımın mutfağını birkaç defa görmüştüm her zaman da çok düzenliydi. Nasıl böyle düzenli tutabiliyorsunuz diye sorduğumda “ben çalışan bir bayanım evde çocuklarıma ve eşime her gün yemek yapmak zorunda değilim sadece hafta sonları yemek yaparım, hafta içi kendilerine ait ve yemek yapıllmıyor, mutfak az kullanılıyor” demiş yine ben ve benim gibi düşünenleri hayret içinde bırakmıştı.
Amerikalı anne yapması gerekeni asla abartmadan minumum düzeyde yapıyor. Kendisine öncelik veriyor. Çocuğu doğduğu günden itibaren fazla koruması altına almıyor.
Her şeyin fazlası zarar, ortası karar varsayımından çıkarsak doğru karar verebiliriz diye düşünüyorum.
Mübarek ramazan ayının sonuna geldik. Siz değerli okuyucularımın bayramlarını kutlar esenlikler dilerim.
Etiketler |
Yorumlar
Yorum Yapın !
Yorum yapmak için oturum açmalısınız.