HONG KONG SERÜVENİ
- Kategori : 2010,Gazete Yazılarım,Kasım
- Yorum Yok
- Ekleyen : Nurhayat VAROL
- Okunma :1.433 kez okundu
Rüyalar ülkesi, rüyalar kenti deriz. Bu ifadeyle farklı kişiler için farklı yerler algılanır. Ama bazı yerler vardır ki merak edilen ya da ilgi duyulan yerlerdir. Bunlardan birisi de Hong Kong’dur. Hong Kong’u birçok insan gibi ben de merak ederdim. Her yıl Uzak Doğu ülkelerine gitmeyi düşünsek de fırsatı yakalayamamıştık. Hong Kong’da yapılacak bir sempozyuma bildiri gönderip bildiri kabul edilince, bunu bir vesile sayıp Uzak Doğunun yolunu tuttuk.
Hong Kong tam bir ışık şöleni, her yer ışıl ışıl tam bir renk cümbüşü. Geceleri sokaklarda inanılmaz bir yoğunluk görülmektedir. Tarihiyle, fiziki görünümüyle, yaşam tarzıyla, idari yapısıyla ilgi çeken bir yer. Çin’in güneydoğusundan güneybatısına doğru uzanan Kowloon yarımadası, Hong Kong adası ve 235 kadar küçük adadan meydana gelmiştir. Hong Kong 1842 yılında Çinlilerden İngilizlere geçmiş. İngilizler kendi kültürlerini orada yaşatmaya başlamışlar ve bu arada ekonomik hayat çok gelişmiş. 1941 yılında Hong Kong Japonların eline geçmiş, 1945 yılında da tekrar Birleşik Krallığa geçmiş. Uzun yıllar İngiltere’nin sömürgesi olarak kalmış. Yapılan antlaşma sonucu 1 Temmuz 1997 yılında Çin’e geri verildi ve o tarihten itibaren de Çin Halk Cumhuriyetine bağlı özel yönetim bölgesi olmuştur.
Çin’den bir parça olmasına rağmen çok farklı imkânlara sahiptir. Asya’nın en büyük ticaret ve turizm merkezidir. Çin’den bir parça olduğu halde Çin’den pek eser görülmemektedir. Havaalanından ilk çıktığınızda bindiğiniz aracın direksiyonunun sağ tarafta olmasıyla orada bir İngiltere eseri görmeye başlarsınız. Yüzölçümü 1.092 km2 ki bir kısmı dolgu olarak kazanılmış kara parçalarıdır. Nüfusu da 7 milyonu aşan bir yerleşim yerindeki yoğunluğu düşününce, hayatın zor olduğu anlaşılabilir. Küçük adaların bileşkesi olan yerler köprülerle bağlantılı. Yüzölçümü çok küçük olduğu için evler gökdelenler şeklindedir.
İlk intiba herkesin refah içerisinde yaşadığıdır. Ancak Hong Kong’da da yaşamın zıt iki yönü var. Ana yol kenarında Çin’den kalma apartmanlar dökülüyorlar. Her daire değil, her pencerede eski sallanan tip klimalar görüntü kirliliğine sebep olmakta, klimaların fazlalığı dikkatimi çekerken perdelerinde sadece ip ya da aralıklı çivilerle tutturulduğunu, açık olan perdelerden evlerin içinin tam bir sefalet içerisinde olduğunu görmek mümkün.
Limanları sürekli gemilerle yük gönderiyor. Piyasa anlamımda pahallı bir yer ancak limanda sürekli hareketlilik gözlenmektedir. Bölgenin ticari açıdan Dünyaya açılan pencerelerden en önemlilerinden birisi Hong Kong’dur.
Sokak ve mağaza isimleri olarak bazı yerlerde İngilizce isimler kullanılmıştır. Hong Kong ‘da dil konusunda sıkıntı çekilmemektedir. İngilizce kendi dillerinin yanı sıra kullanılmaktadır.
Ziyaretimiz Kasım ayı içerisinde ve tatil olamamasına rağmen özellikle akşam saatleri caddelerde sanki insan seli vardı. Eğlence merkezleri oldukça fazla, iyi ve kaliteli otelleri mevcut!
Yemek kültürleri yine çeşit ve servis olarak bizlerden çok farklı! Lezzet farklarımız oldukça değişiktir. Bir restoranda gittiğinizde ilk olarak ayaklı bardağınıza sıcacık çay servisi yapılır. Boşaldıkça garson kızların sürekli üzerini tamamladıkları sıcak çayınız eksik olmaz. Menülerinde daha çok deniz ürünlerine yer verilse de bizim damak tadımıza uygun değil! Çorbaları oldukça yağlı, haşlama pirinçleri Çin pilavı gibi. Soğuk içme suyu masalarda bulunmaz. Bir öğle yemeğinde su istediğimde bana buharları çıkan kaynar bir bardak su gelmişti. Soğuk su olmadığını anladım.
Hong Kong’da masaj sektörü oldukça kök salmıştır. Sokaklarda ellerinde broşürlerle bekleyen bayanlar elinize hemen bir broşür sıkıştırır bir yandan da anlatmaya başlar ve samimi olmuştur artık eli omzunuzda ya da kolunuzdadır. Ne kadar da hayır derseniz deyin sizi çoktan ikna etmişlerdir. Masaj salonları küçük birer apartman dairesi şeklindedir. Kapıda karşılar sizi çok rahat bir koltuğa oturtur, “başını yasla rahat ol der” ve ayaklarınızı titreşimi olan bir ılık su ile dolu leğende biraz dinlendirip ayak masajınıza başlarlar ve 45 dakika ayaklarınızı ovalarlar. Süre arttıkça fiyat artar. Ondan sonrada omuz masajına ihtiyacınız var diyerek ikna etmeye çalışırlar. Büyülü Hong Kong görülmeye değer bir yer diye düşünüyorum.
Etiketler |
Yorumlar
Yorum Yapın !
Yorum yapmak için oturum açmalısınız.