ÇEVRENİN KORUNMASI
- Kategori : 2012,Gazete Yazılarım,Haziran
- Yorum Yok
- Ekleyen : Nurhayat VAROL
- Okunma :3.390 kez okundu
Yaşadığımız ortam olan çevremizi güzelleştirmek, kirletmek, çirkinleştirmek, korumak yine biz insanların elindedir. Havayı, suyu, toprağı, bulunduğu fiziksel ortamı kirleten de temizleyen de biz değil miyiz? Çevre bilinci ile yetişmeyen birey, bireylerin oluşturduğu toplum çevreye farkına vararak ya da farkına varmayarak zarar verebiliyorlar.
1972 yılında Stockholm/İsveç’de Birleşmiş Miletler Çevre Konferansı yapılmıştı. Bu konferansta çevre sorunları ve çözüm önerileri dile getirilmiş, 5 Haziran gününün Dünya Çevre Günü olması kararlaştırılmıştı. Bu tarihten sonra her yıl Birleşmiş Milletlere üye ülkelerde bu özel gün için etkinlikler yapılır. Ülkemizde Başbakanlığa bağlı Çevre Müsteşarlığı 5-11 Haziran tarihleri arasını Çevre Koruma Haftası olarak kabul etti. Okullarda çevre koruma bilincinin yerleşmesi için bu hafta içerisinde birçok etkinlik yapılır. Bütün bunlar yeterli midir? diye kendi kendime sorduğumda çok eksiğimizin olduğunu görüyorum.
Uygarlığın gelişmesi, endüstri alanında gelişme ile birlikte çevre kirliliğinin arttığı gözlenir. Köyden şehre göçlerin fazla olması çevreye zarar vermeyi birlikte getirdi. Doğal çevrenin kirletilmesi birçok ülkenin ortak sorunudur. Yalnız şu gerçek var ki gelişmiş ülkelerdeki çevre korunması ile gelişmemiş ya da az gelişmiş ülkeler hatta bölgeler arasında fark vardır.
Başlıca kirlilik hava, su, toprak olarak nitelense dahi ses kirliliği yabana atılır gibi değil. Hava kirliliği, evlerde ve sanayide yanlış yakıt kullanımı, fabrika bacalarımın filtrelenmemesi gibi birçok nedenlerden ortaya çıkar ve solunum hastalıklarına neden olur. Su kirlenmesi yine zararlı atıkların sulara aktarılmasıyla yaşanır. Tarım ilaçları, deterjanlar, Suda yaşayan canlıların sonunu belirler. Özellikle petrol, kimya ve demir çelik sanayiinin yoğun olduğu yerlerde sular çok daha kirli olur. Toprağı kirleten maddeler yine kimyasal atıklar, bilinçsiz kullanılan kimyasal gübreler, yüzyıllarca yok olmayan plastikler, petler, cam şişelerdir. Kanatlı hayvanların azaltılmasından sonra tarım ürünlerine zarar veren böceklerin artması da çevresel dengelerin bozulmasına sebebiyet vermiştir.
Doğa kirleniyor, faturasını canlılar sağlıklarını kayıp ederek ödüyorlar. Kirleten kim? yine biziz. Çevreyi koruma anlamında çocuklarımızı küçük yaşta bilinçlendirmek zorundayız. Bu bilinç eğitim kurumlarında ve aile içerisinde birbirini destekleyecek şekilde verilmelidir.
Temiz olarak bilinen yaşadığım şehir olan Elazığ’da 3 okulun bulunduğu caddede önceki gün yürürken çok üzüldüm. Bu alanda iyileşme anlamında olan inancımı da kayıp ettim.
Neler yapılabilir? Öncelikle geri dönüşüm projesinin gerçek anlamda uygulanmasını sağlamak gerekir. Toplanan çöplerin toplanması, depolanması ve yok edilmesi sorunları ne kadar aşılmış? Geri dönüşüm kutularının bazı yerlerde bulunması insanları teşvik edebilir. Sadece bir yerden başlamak gerekir. Örneğin tekerlekli sandalye alımı için başlatılan mavi kapak toplama kampanyası oldukça ilgi topladı. 7 den 70’e kampanyaya ilgi yoğunlaştı.
İstatistiki bilgilere göre dünyada her 5dakikada 2 milyon pet şişe üretiliyor ve plastikler doğada 5000 yılda yok oluyor. Çiğnediğimiz sakız dahi 2 yılda yok oluyor. Bu rakamlar ürkütücü. Geri dönüşüm projesinin uygulanması sağlanırsa çevreye verilen zarar azaltılacağı gibi insan sağlığı korunacak ve ülkemize ek gelir sağlanacak. Yurt dışında olduğu gibi çöp düzenine yenilik getirilir, standart her çöp poşeti alınır, şişelerle abartılmış çöp poşetleri için ayrıca ücret ödemek gerekirse neden ücretsiz olan geri dönüşüm kutularına bırakılmasın ki?
Yaşadığımız sokakların temiz tutulması, insanların nefes alabilecekleri parkların temiz tutulması, belediyelerin yeşillendirdiği alanların temiz tutulması kime bağlı? O alanları kullanan bizlere bağlı. Birkaç gün önce bir dinlenme alanından geçerken bir hanım oturmuş çekirdek yiyordu ve ağacın kökünün çekirdek kabuğundan beyaza bürünmüş olduğunu gördüm. Üzüldüm geçip gittim. Dönüşte bayanlarının sayılarının arttığını gördüm. Artık çekirdek kaldırıma taşmıştı. Yanlarına yaklaşarak ” yaptığınız hiç de doğru bir davranış değil. Bakın çocuklarınız yanınızda onlarda sizden öğreniyor onlar da yetişkin olduklarında sizin gibi yapacaklar. Eviniz ya da bahçenizde böyle yapar mısınız?” dediğimde aldığım cevap “ee…. anam burası sokak nolmuş!” işte mantık bu olduğu sürece çevreyi nasıl temiz tutarız. Bir bayan akademisyen arabasının kül tablasını park alanına boşaltırsa ne düşünürsünüz? Çevre bilincinde ebeveyn ve eğitim kurumlarına çok iş düştüğünün farkında olmalıyız. Bir başka en son düşünülecek çözüm tespit edilenler için caydırıcı para cezalarının verilmesi. İnsanların cüzdanlarına verilen zarar sanırım daha çok canı yakıyor. Amerika’da bir piknik alanlarında mobese kameralar ile kontroller yapılmaktadır. Gördüğüm tabelada çevrede çöp bırakmanın ve arabadan çöp atmanın cezası 25. 000 Dolar idi.
Unutulmamalı ki biz çevreyi korudukça çevre bizi korur. Yarının doğası bugünden oluşturulur. Sağlıklı bir yaşam için temiz yani sağlıklı bir çevre oluşturmamız dileğiyle.
Etiketler |
Yorumlar
Yorum Yapın !
Yorum yapmak için oturum açmalısınız.