Tatil ve Çocuk
- Kategori : 2012,Gazete Yazılarım,Temmuz
- Yorum Yok
- Ekleyen : Nurhayat VAROL
- Okunma :1.517 kez okundu
Öğretim kurumlarında tatil denince geçici sürede olsa erken kalkılmayacağın, ödev sorumluluğun olmadığı, sınav stresinin olmadığı, oyun ve gezmeye uzun süre ayırabildikleri süreç akla gelir. İlköğretim ve ortaöğretimde yaklaşık 3 ay tatil yapan çocuklarımızın bu süreyi nasıl geçirecekleri veya geçirdikleri konusunda ebeveynlere mi sadece iş düşüyor! Tatil bir rahatlama dönemi olabilirken aile için bir çok soru işareti taşımaktadır. Asında çocuğun gelişiminde çok önemli yer tutan yaz tatillerinin ülkemizde iyi değerlendirildiği söylenemez. Türkiye, dünyada en uzun yaz tatili yapan ülkelerin başında yer alırken programsız geçen 3 ay çocuğumuza ne veriyor diye toplumun yüzde kaçı düşünmüştür ki.
Zaten motivasyon sorunu yaşayan çocuk uzun tatilden sonra okula tekrar başlamanın sıkıntısını yaşamaktadır. Öğrenme süreci bir çok öğrenci için artık sıkıcı hale gelebilir. Bu husus ciddi bir sorun olmaya yılardır devam etmektedir.
Karnesini alan çocuğu anne baba başarı durumuna göre ödüllendirir. Bu ödü lgenelde maddi anlamdadır. Oysa okulda kazanılamayan bir çok özellik için tatiller fırsat olabilir. Nesiller arası uçurum yaşanan bu devirde çocukların aile büyükleri ile iletişim kurdurulması için aradaki köprülerin kurulması sağlanabilir. Tatilde çocuklarımızı deniz ve kumun buluştuğu Akdeniz veya Ege sahillerindeki mekanlara yıllarca doyulmayan tatile götürürüz. Mutlaka buda ihtiyaç. Ancak kültürel ve sanatsal gezilere çocuklarımız coğunlukla sıcak bakmamaktadırlar. Çocukarımızın hayatı ve değerlerimizi öğrenmesinde en büyük sorumluluk anne ve babaya düşmektedir.
Tatilde kitap okuyan çocuk sayısı gittikçe azalmaktadır. Onlar için tatil programı hazırlanırken çocuk olduklarını unutmadan ihtiyaçları doğrultusunda düşünmek gerekir. Okul zamanında ev ile ilgili bir çok sorumluluktan muaf olan çocuk için tatil en verimli haliyle evde başlamalıdır. Ancak evde en kötü alışkanlık bilgisayar başında oyun oynayarak geçirdiği saatler hatta sabahladığı zamanlar olmamalı.
Akraba, eş, dost ziyaretlerine zaman ayrılmalı ki gelenek göreneklerden kopuk kalmasın. Tarihi, manevi, kültürel ve sanatsal gezilere aileler liderlik yapmalıdır. Çocukların iç dünyasını keşfetme adına ve yazma yeteneğini geliştirme adına, ilerleyen zamanda anılarını tekar yaşama adına günlük tutmaları tavsiye edilebilir. Açık havada spor yada başka oyunların düzenlenmesi yönündeki etkinlikler çocukların ruhsal ve fiziksel gelişimleri bakımından çok önemlidir. Onların sosyalleşmelerini ve paylaşımlarını etkilemektedir. Tatilde ev içerisinde eğlence olmaz mı? Neden olmasın çocuğun arkadaşlarını eve davet ederek onların kaynaşmaları ve güzel vakit geçirmeleri sağlanırken ev sahibi olma sıfatını üstlenmiş olurlar. Tatile gidilcekse çocukların fikirlerinin alınması hatta onların gidilecek yer ile ilgili bilgilerin edinilmesi hakkındaki görevlendirilmeleri çok daha anlamlı olacaktır. Görsel medyanın bizi esir etmesinden sonra kitap okuma alışkanlığını kayıp ettiğimiz gerçektir. Ancak çocuklarımıza kitap oku dersek sadece vicdanımızı rahatlatmış olacağız. Bu nedenle çocuğa yapması gerekenleri biz yaparak onlara örnek olmak zorunda olduğumuzu bilelim. Sürekli televizyon başında yada bilgisayar başında oturarak yağlı, kalorili yiyecek yiyen ebeveynin çocuğununda aynı manzarayı yaşatması kaçıınılmaz.
Bazı aileler çocukları başlarından atma adına git televizyondan çocuk filmi izle yada internette oyun oyna diyerek onları saatlerce beyaz cam ile karşı karşıya bırakırlar. Sonrada “yeter artık saatlerdir bilgisayarın başındasın, oyun oynuyorsun gözlerin bozulacak” diyerek çocuğu suçlarlar. Yada ebeveyn çocuğun oynadığı oyun hakkında bilgi sahibi olmayı hiç aklına getirmez çocuğun şiddet içeren davranışları karşısında “bu da nerden çıktı? Nerden öğrenmiş olabilir ?” diyerek soruna sahiplenemezler.
İşte imkanların sınırlılıkları veya kişisel tercihler devreye girdiği zaman bilgisayar, televizyon, DVD çalar, tablet, Iphone gibi her gün listeye bir yenisi eklenen dijital ekranlı arkadaşlar çocuklarımızın karşısına çıkmaktadır. Fiizksel ve ruhsal açıdan sağlıklı çocuklar için onları sanal dünyadan mümkün olduğunca uzak, gerçek hayatla yüz yüze bırakmakta fayda var.
Özellikle küçük şehirlerde yaşayan aileler ve çocuklar tatile girdikleri zaman en büyük sorun, vaktin nasıl geçeçeği mi? yoksa nasıl değerlendirileceği mi? Bu soruların cevapları ailelerin sosyal statülerine göre değişebilir. Olanakların kııstlı olduğu her kentte artık bir üniversite, bir belediye, spor ile ilgili kuruluşlar vardır. Valilikler başta olmak üzere adı geçen kuruluşların iş birliğiyle sosyal, kültürel, spor, güzel sanatlar, el becerileri vb alanlarda etkinliklerin yapılması bir çok çocuğun yol haritasını çizmiş, aileleri de bilinçleştirmiş olacaktır.
Bütün çocuklarımıza gerçek hayat ile iç içe geçirecekleri sağlıklı, mutlu bir tatil diliyorum.
Etiketler |
Yorumlar
Yorum Yapın !
Yorum yapmak için oturum açmalısınız.