ÜDS
- Kategori : 2012,Ekim,Gazete Yazılarım
- Yorum Yok
- Ekleyen : Nurhayat VAROL
- Okunma :1.707 kez okundu
Bitmeyen sınav çilelerinden birisi geçen Pazar günü 07.10.2012 günü tekrarlandı. Yılda iki defa yapılan ÜDS (Üniversitelerarası Kurulu Yabancı Dil Sınavı) 22 il’de üniversitelerde, Lefkoşa ve Kırgızistan’ın Başkenti Bişkek’te yapıldı. ÜDS akademisyenlik yoluna baş koyanların girdiği bir sınavdır. Akademik ilerlemelerde ÜDS’den belli bir puanın alınması zorunludur. Araştırma görevlisi olabilmek, yüksek lisans yapabilmek, doktoraya başvurabilmek için belli bir yabancı dil puanı istenmektedir. Bu nedenle lisans öğrencilerinden 3. ve 4. Sınıf öğrencileri ile üniversite mezunları bu sınava girebilirler. Ayrıca akademik yükselmelerde Yardımcı Doçent ve Doçent gibi unvanların alımında yine yabancı dil belli bir seviyede istenmektedir. Diğer bir yabancı dil sınavı ise KPDS denilen Kamu Personel Yabancı Dil Sınavıdır.Yine akademik yolun açılması ve akademik unvanların alınması için KPDS’den de belirlenen barajda puan alınması şartı vardır.
ÖSYM yaptığı her sınavda olması gereken sıkı denetimi bazen çok fazla abartarak gerçek anlamda insanları strese sokmakta. Mutlaka geçmiş yıllarda en olmadık, akla hayale gelmeyecek metotlar ile kopya çekerek hak etmedikleri yüksek puanları alanlar olmuştu. Teknolojinin gelişimiyle birlikte kopya çekimi çoğaldı ve gözetmenlerin kontrolünden çıktı. Dijital ortam kopya çekme eylemlerini artırdı. Bunun sonucu olarak çok fazla sıkı kontroller getirildi. Sınavlarda bir başkasının yerine sahte kimlik ile sınava girme çok uzun yıllar önceden vardı. Teknolojinin gelişimiyle hafızalarında veri saklayan hesap makineleri, cep telefonları ve telsiz gibi cihazlar ile sınav esnasında salona bilgilerin sızdığı tespit edildi. Bu cihazların adaylar tarafından sınav salonuna getirilmesi yasaklandı. Yerinde durmayan teknoloji sonrası insanların yanlarında taşıdıkları saat, kalem, anahtar, gibi cisimlere yerleştirilen kamera ya da iletişim cihazı ile bilgiler sızınca, adayların sadece TC kimlik numaraları yazılı olan nüfus cüzdanı veya pasaport ile sınava giriş belgesini yanlarında getirmesi istendi. Yüzük, toka, küpe gibi takı olabilecek hiçbir aksesuarın kullanılmaması istendi. Aynı kurallar sınavdaki görevliler için de geçerli. İşte alınan önlemlerde “kurunun yanında yaş da yanar” sözünü hatırlamamak mümkün değil.
Her sınavda farklı sorunlar ile karşılaşmak mümkün. Pazar günü yapılan sınavda kimlik kontrolünde nüfus cüzdanı dışında birkaç kimlikle birlikte öğretmenlik kimliği olan başka bir şehirden gelen bir aday bütün ısrarlarına rağmen sınava alınamadı. Uyarılara rağmen kulaklarında küpelerle gelen bayanların küpeleri çıkartıldı “binaya bırakamazsın nereye bırakırsan bırak” denince bahçelerde yer aramalar başladı. Mutlaka bunlar adayın sorumluğunda gelişen sorumsuzluk diye düşünülebilir. Kendilerine giriş belgesinde bildirildiği için esnek davranılamadı ve sınava girmeleri engellendi. Bir başka şehirden gelen ya da uzak bir semtten aracıyla gelen adayın cebindeki araba anahtarının sorun olmasına ne denemeli? Kapıda bekleyen güvenlik birimindeki görevliler bina sınav sorumlusundan aldıkları talimatla mecburiyetten getirmek zorunda kaldıkları anahtarları içeriye sokmalarına engel olduklarında, ısrar etmeler ile birlikte çözüm arayışı içerisine girdiler. 15 dakika sonra başlayacak sınav için değerli olan arabanın anahtarı nereye teslim edilebilir?
Pencereden gözlemlerde şunu gördüm. Ağaç kökünü kazıyıp toprağa gömenleri, arabanın çamurluğunun nispeten kapattığı tekerin üzerine bırakanları, tekerin içeriye bakan tarafın hemen dibine bırakanları, kapıda çocuğunu ya da eşini bekleyen hiç tanımadığı bir insana teslim edenleri. Mutlaka toprağa, lastiğe ya da güvenip verdikleri hiç tanımadığı bir insana arabalarının anahtarlarını iç huzuruyla teslim edemediler. Sınavların yapıldığı bazı binaların önlerinde emanet masaları oluşturuldu. Yanında taşımaması gereken malzemelerini sadece etiketleyerek 2 Lira karşılığında tek kişinin olduğu emanet masalarına bıraktılar. Sınav çıkışında adaylar arasındaki muhabbet “2 bin liraya aldığım telefonu 2 liraya emanet masasına bıraktım.”. “varımı yoğumu bağladığım arabamın anahtarını bahçedeki masaya 2 liraya emanet ettim” gibi ifadeler ile eleştirisel konuşuyorlardı. Bazı binalarda bina sınav sorumlusu girişte anahtarları kendi kontrolü altına almış. Farklı uygulamalar adayları yormakta ve bunaltmakta. Tek çözüm bulunmalı o da anahtar getirilmemesi değil, anahtarın bina girişinde adayları endişelendirmeyecek şekilde sorumlular tarafından kontrol altına alınmasıdır.
Etiketler |
Yorumlar
Yorum Yapın !
Yorum yapmak için oturum açmalısınız.