Öğr.Gör.Nurhayat VAROL- Kişisel Web Sayfası

AMERİKA’DA SIRADIŞI DOĞUM GÜNÜ

14
Eylül
2011

2011 yılı yaz ayları Türkiye’de iklim çok sıcak ve kuraktı. Birçok kişi sıcaktan dolayı evlerinden dışarıya çıkmaya korktular. Kuraklıktan dolayı bazı mahallelerde su kesintisi yaşandığını biliyoruz. Ramazan ayının bu yıl yazın en sıcak günlerine denk gelmesi de insanları mutlaka zorladı. Yaz sıcağını özellikle Güney Doğu Anadolu Bölgesi fazlasıyla hissetti. Basında verilen hava sıcaklığının tamamen doğru olduğuna inanmak zordu. Örneğin Elazığ için verilen sıcaklık 36 dereceyken, 47 dereceyi bizzat termometreden gördüm. Doğru verilmemesinin belli nedenleri var diye düşünüyorum.

İlkbahar aylarında dağlarına, ovalarına adeta yeşil halı seren Doğu ve Güney Doğu Anadolu Bölgesi Haziran ayının ortasından sonra bozkıra dönüşen manzaraya bürünür.  Yeşil hali kısa süren manzaraya doyum olmuyor. Her ilkbahar eşim ile birlikte mutlaka bu bölgelere birkaç günlüğüne gider o manzaranın tadına varırız. Sarardığı zaman da üzülür biraz da kıskanırız. Özellikle kuzey Avrupa ve Amerika’ya çok fazla yağan yağmur oraları ormana bürümüş iken bizler yağmur duasıyla yağmuru bekliyoruz….Sonra Somali ve benzeri ülkeleri düşünerek halimize şükrediyoruz.

Yaklaşık bir aydır Amerika’dayım. Bilindiği gibi çok büyük dolayısıyla çok farklı iklimlere sahip olan bir ülke burası. Bir hafta önce güneyde Texas eyaletindeydik. Meksika körfezine yakın yerdeydik. Her yer klimalı olduğu için kapalı alanlarda pek hissedilmeyen sıcaklık ve nem, evden arabaya geçinceye kadar dahi insanları bunaltmaya yetiyordu. Bir hafta önce kuzeyde bulunan Pennsylvania eyaletinde bulunan Wilkes Barre kentine geldim. Ne olur bir gün de olsa yağmur yağmasın, bir gün de olsa güneş görelim diyorduk. Hiç kesilmeyen yağmur bazı mağazalarda tavanların akmasına dahi neden oldu. 7 Eylül tarihinde Televizyonlar Wilkes Barre’den geçen Susquehanne nehrinin fazla yağıştan dolayı taşabileceği haberini alarm şeklinde vermeye başladı. Ondan birkaç gün önce New York ve civarında olan hurricane denilen kasırga için insanların fazla paniklediklerini ve alınan tedbirlerinde çok abartılı olduğunu düşündüğümüz için olacak ki olayı pek ciddiye almadık. Fakat olağanüstü duruma her an hazırlıklı olduklarını bir kez daha gördüm. Zaten nehir yatağının oldukça yüksek duvarlarla çevrili ve üzerindeki köprü bacaklarının da uzun olmasına rağmen tehlikeli durumdan en az zarar görmenin hazırlıkları hızla yapıldı. Suyun taşması muhtemel olan yerlere bariyerler hazırlandı, kum torbaları yığıldı. Alarmlar verildi. Doğrusu önce biraz abartılı bir hazırlık olarak düşündüm. Alınan önlemleri pencereden gece yarısı saat 02 sıralarında dahi izledik. Amerika’da evler genellikle ahşap ve biz de ikinci kattayız nasıl olsa etkilenmeyiz diye düşündük. Sabah uyandığımızda hiç te hafife alınmayacak bir beklentiyle karşı karşıya olduğumuzu öğrendik. İnsanlar kendi kaderleriyle baş başa bırakılmıyorlar. Polis evleri gezerek alınan bütün tedbirlere rağmen risk altında olduğunuzu söylüyor ve evi terk etmeniz isteniyor. Televizyonda hava durumuna ayrılan bir kanal sürekli canlı yayın yaparak taşan nehrin nerelere kadar etki yaptığını gösteriyor. Bu kadar hazırlık ne kadar soğukkanlı olursanız olun insanı mutlaka panikletiyor.

8 Eylül eşimin doğum günü idi. Yıllardır çocuklarımızdan genelde uzakta olduğumuz için baş başa kutlardık. Bu yıl oğlum Serkan’ın evindeydik. Oğlum ile birlikte babasının ertesi gün olan doğum günü için program yaptık. Program yaparken de oğluma “Serkancığım bu yıl babana sıra dışı bir program yapalım, yıllardır sen yanımızda bulunamıyordun ve bu da sürpriz olsun” diyordum. Biz birkaç gün önce yapacaklarımızı kararlaştırmıştık.  Ancak 8 Eylül sabahı evimiz ikinci kat, bize bir şey olmaz diye uyandığımızda Polisin apartmanın boşaltılması talimatını verdiğini, yan sokaklarda botların dolaştığını görünce, sadece yanımıza önemli evraklarımızı alarak evden kaçar gibi çıktık. West Virginia’da bulunan bir arkadaşımıza gittik. Oto yollar kenti terk edenler ile dolu idi. Trafik oldukça sıkışıktı.  Nehir 9 metre yükselmişti. Bütün alınan tedbirlere rağmen şehir kısmen hasar görmüştü. Birçok cadde tedbir amaçlı kapatılmıştı. Sokak başlarında görevli kişiler bekliyordu. Alınan tedbirler sayesinde en az hasar ile şehir tekrar normal günlerine 13 Eylül’de başlayabildi. Bu arada en çok dikkatimi çeken ve önemli bir başka durum ise Wilkes Barre Universitesi yabancı dairesindeki personelin oğlumu arayıp “seni alalım mı, bize ihtiyacın var mı?” diye ilgilenmeleriydi. Yabancı öğrenciler ile ilgilenmeleri biz aileleri ve çocuklarımızı elbette mutlu eder.

Yola koyulduktan sonra gülmeye başladık. Nereye niyet nereye kısmet. Eşimin doğum gününü sıra dışı program ile kutlayacaktık. Ama böyle bir sıra dışı program hiç hayal edemezdim. Artık eşime doğal afetlerden uzak nice yılar dilemekten başka yapacak bir şey kalmamıştı!

Etiketler

Yorumlar

Yorum Yapın !

Yorum yapmak için oturum açmalısınız.