SEVMEK SEVİLMEK
- Kategori : 2014,Gazete Yazılarım,Ocak
- Yorum Yok
- Ekleyen : Nurhayat VAROL
- Okunma :1.924 kez okundu
Her insanın hayatında mutlu ya da mutsuz olduğu günler vardır. İnsanlar bazen kendi durumlarını paylaşmaktan hoşlanırlar. Bazen bazı hallerini yalnız yaşamak isterler. Bu istekler insanın o günkü ruh haliyle ilişkili olabilir. Bazen de kişinin bilgisi haricinde gelişen durumlar olabilir. Bazen gereksiz yere sıkılır, bazen en küçük bir şey ile mutlu oluruz. Bazı insanlar çok küçük güzellikler ile mutlu olabilirken, bazı insanlar adeta mutsuz olmak için çaba harcarlar. Bu durum mutlaka çevre faktörlerine bağlı olabildiği gibi insanın kendi yapısıyla da yakından ilgilidir.
İşte belki yapı olarak, belki yetişme tarzı olarak, belki hayatı hazmetmem nedeniyle adı ne olursa olsun küçük jestler ile mutlu olabiliyorum. Aramak ve aranmak ne güzel bir duygudur bana göre. Hayata ve insanlara pozitif bakmayı yeğlemişim. İnsanları olduğu gibi kabullenmeyi ve uyumsuz olan çevremle sık görüşmek zorunda olmadığımı benimsedim. Bu özelliklerimi çok seviyorum. Bazen bir güler yüz, bazen telefonda sıcacık bir ses, bazen sürpriz ziyaretler beni o kadar çok mutlu eder ki…
İnsanların kaderi doğduğu gün bellidir deriz. İşte her doğum günü acaba bu yıl neler yaşayacağım? Neler göreceğim? Bazen düşünürüz. Kim olursa olsun doğum günü kutlamaları benim için çok önemlidir. Çünkü o kişinin gözünün önünden o yıla kadar olan yaşamının bir film şeridi gibi geçeceğini tahmin ediyorum. Çocuklarımızı daha küçükken bu tarz kutlamalara alıştırmamız, onları ileri yaşlarda yakınlarını, yani en azından ailesini hatırlamasını ve onları o gün aramalarını sağlayabilir. Aranmak, anılmak her zaman güzeldir.
04 Ocak doğum günüm idi. Bu yıl 4- 5 gün süren tebrik ya da kutlamaların hepsi benim için çok anlamlıydı. 31 Ocak yılbaşı gecesi Akgün Otel’de yemekte iken Ankara ve İstanbul’da saygı duyulan kişiliği ve çok güzel sesiyle, ile sahne alan genç sanatçımız Sevgili Hakan TOSUN’un bana sürpriz yaparak pastayı istetip “iyi ki doğdun Nurhayat” melodisine salondaki misafirleri de katmasıyla duyduğum heyecanı asla unutamam. Hayatımda ilk defa doğum günüm bu kadar kalabalık ve bu kadar coşkulu kutlanmıştı.
Takip eden günde mesai arkadaşlarımdaki hareketlilik ayrı bir duygu seliydi. Kahve içeceğiz bahanesiyle beni fakültedeki odamda tutmasını başaran Gonca Özmen KOCA, Şengül DOĞAN, Zeynep Bala DURANAY ve sevgili Leyla ÇELİK program yaparak çok güzel anların odamda yaşanmasını sağladılar. Onlar benim sadece mesai arkadaşım değil kızlarım diye hitap edebileceğim yakınlıktalar ve yıllardır kalitelerine kalite katmaya devam ediyorlar. Gelen büyük bir buketin 20 yaşımda göreve başladığımda derslerine gittiğim sevgili Zülfiye ÖZEN’den gelmesi beni mesleğe başladığım ilk yıla götürdü. Aradan uzun yıllar geçmesine rağmen doğum günümde lisedeki matematik öğretmenim Melahat KİZİROĞLU’nun beni bireysel ve özelliklerim ile hatırlayarak telefon ile araması karşılığındaki mutluluğumu saklıyamadım.
Baba evine gidilir de orada anımsanmaz mı? Akşam yemeği için baba evine gittiğimde yine hazırlıkla karşılaştım. Emektar ana baba evinde bu yaşta onlar ile birlikte olmak mutluluğumu artıyordu. Gelinimiz diyemeyeceğim kardeş gibi hissettiğimiz gelinimiz HÜLYA’mız ilk karşılayan ve kutlayandı. İlerleyen saatlerde evlat kokusu aldığım kardeşim NEVİN’im ve güzel kızı PELİN’imin çeşitli sürprizleri baba evinde o güzel kutlamaya anlam kattı.
Cumartesi günü sabah telefonun sesiyle uyandığımda çiçekçinin birbirinden güzel çiçeklerle getirdiği buket ile güne başladım. Güzel buketin sahibi kim diye heyecanla zarfı açıp içerisindeki notu okuduğumda mutluluk, özlem, duygu, hasret ile yoğunlaşan yüreğimin temsilcisi göz yaşlarıma hakim olamadım. Çünkü gelen o güzel buket canımdan bir parça olan, çokkk uzaklarda yaşayan çocuklarım SERKAN’ım ve CİHAN’ımdan gelmişti. Zamanlama ne güzeldi 4 Ocak gününe çocuklarımın gönderileriyle başladım. Buketi kokladım, buketi kucakladım ve daldım her bir yaprağına. Küçük denecek yaşta evlerinden ayrılan çocuklarımı sanki kucaklamaya, koklamaya doyamamıştım. Çiçekler sanki onları bana taşımıştı, onları kucaklamış ve kokluyordum. Daldım o çiçeklere her bir yaprak sanki onların her bir anısını bana hatırlatıyordu. Bir süre daldıktan sonra hayal dünyasından uyandım. Herkes kendi yaşamının peşinden elbette koşacak hayat budur…
Bütün gün bana eşlik eden hayat arkadaşım eşim Asaf VAROL’un hissettiğim eksiklikleri en aza indirmek için çaba sarf ettiğinin farkındaydım…
Bu kadar renkli ve birkaç gün süren kutlamalarda amaç doğum günü kutlaması değildi. Bugüne kadar yaşadığım iyi veya kötü iz bırakan günlerde hiç yalnız kalmamam, olması beklenenden fazla ilginin olması, beni en çok mutlu eden ortamdır. Sevmek ve sevilmenin keyfini yaşamak çok güzel bir duygu…
Köşe yazıma taşıdığım bu özel gün için bana verdikleri önemi bir daha vurgulayan ve başlangıcı yapan, aile olarak sevdiğimiz sevgili HAKAN TOSUN’a, Akgün Otel Satış ve Pazarlama Müdürü Figen ÇİÇEKÇİ’ye, Akgün Otel personeline, mesai arkadaşlarım GONCA, ŞENGÜL, ZEYNEP ve LEYLA’ya; Kardeşlerim HÜLYA ve NEVİN’e, canım PELİN’e hazırladıkları etkinlikler için teşekkür ediyor, sevgilerimi gönderiyorum. MELAHAT Öğretmenime saygılarımı iletiyorum.
Telefon ile arayarak veya mesaj yazarak bana ulaşan bütün arkadaşlarıma, dostlarıma, öğrencilerime teşekkür ederim.
Beni belli yaşa kadar getiren emektar anne ve babamın ellerinden öpüyorum. Onların beni teslim ettikleri eşime hoşgörüsü, anlayışı ve verdiği değer için teşekkür ediyorum. SERKAN’ım ve CİHAN’ım vazodaki çiçeklerde sizi görüyorum. Sevgiyle kalın….
Etiketler |
Yorumlar
Yorum Yapın !
Yorum yapmak için oturum açmalısınız.