Öğr.Gör.Nurhayat VAROL- Kişisel Web Sayfası

YAŞAM VE ETİK

27
Ekim
2021

Bazı sözcükler var ki adeta moda olmuştur. Son yıllarda ağzımızdan düşmeyen kelimelerden birisi de “etik”dir. Sık sık bu ifadeyi duyarız “yaptığın etik değil, yaptığım etik değil”, “meslek etiği”, “meslekte etik cezası aldı”, “meslek etiğini öğren” gibi ifadeleri sık duyarız.

“Etik” kelime olarak Yunanca’dan bize geçmiştir. Yunanca ’da “ethos” olarak geçen sözcük, Türkçe’ de aynı kelime etik olarak kullanılmaktadır. Yunancada bu kelimenin anlamı gelenek görenektir. Kelimenin kullanıldığı yerlere bakılırsa etik sadece meslek anlamında değil, sosyal hayattaki davranış ve tutumların doğru ya da yanlış olarak değerlendirilmesi ile anlam bulmuştur. Etik dürüstlüğü, ahlaki sorumluluğu, sadakati, başkalarına yardım etmeyi, güvenilir olmayı, dayanışma gibi insani özellikleri ifade eder.

>> Devamını okuyun

ÜNİVERSİTE ÖĞRENCİ TOPLULUKLARI

20
Ekim
2021

Çoğumuz hatırlarız, ilköğretimde eğitsel kollar ile tanışmıştık. Eğitsel kollarda görev alabilmek için mücadele verirdik ve seçilince de sanki kendimizi ayrıcalıklı görürdük. Orta okulda da devam ederdi,  hatta hangi eğitsel kolda olduğumuz belirten kolluğumuzu okul önlüğümüzün koluna taktığımız bant ile taşırdık.  O eğitsel kolda aldığımız görev bizi heyecanlandırır ve farklı sorumluluk yüklerdi. O yaşlarda o faaliyetlerin ileriki yaşlarda bize olan katkısını çok anlamazdık, öneminin farkında değildik, sadece görevimizi yapıyorduk gibiydi. Oysa sosyal faaliyetlerin getirisi sonradan anlaşılmaktadır.

Üniversitelerde de öğrenci toplulukları (kulüpler) kuruldu.  Üniversiteler sadece çağdaş eğitim yapmakla yetinmiyorlar. Artık öğrencileri sosyal etkinlikler içerisinde görevlendirerek onların hayata bakış açılarının değişimlerine, sosyalleşmelerine, koordineli çalışmayı öğrenmelerine, özgüven kazanmalarına, iş takibi yapma becerisini kazanmalarına, konulara geniş açılı bakmalarına imkân sağlamaktadırlar.  Üniversitelerimiz de yine imkânları dahilinde öğrenci kulüplerinin etkinliklerini desteklenmektedir.

>> Devamını okuyun

MESLEKİ SORUMLULUK

13
Ekim
2021

Çocukluğumuzdan itibaren çoğumuzun hayalini kurduğu, kendisini orada gördüğü bir meslek dalı vardır. Sadece belki özenti, belki heves, belki izlediğimiz film veya çevremizdeki insanlardan etkilenirdik. Ne televizyon programları ne de araştıracağımız internet vardı. Birçoğumuz da ailelerimizin istediği mesleği seçmek zorundaydık.

Çocukluğuma gidiyorum. İlkokul ve ortaokul da öğrenciyken hayran olduğum öğretmenlerimden mesela Mezre Ortaokulunda Fen Bilgisi öğretmenimiz değerli Gülseren Aksoy öğretmenimizi örnek almıştım. Etkilenmiş olacağım ki öğretmenlik mesleğini sever olmuştum. Yine hatırlıyorum İlkokul 1 ve 2. Sınıflarda arkadaşlarım ile evcilik oynadığımda ben öğretmen olurdum. Annem evde olmadığı zaman babamın henüz ütülenmemiş bir kareli gömleğini seçer (öğretmenim ya!) onu giyinirdim, ders anlatırdım. Neden kareli gömlek derseniz?  Öğretmenimin önlüğü de kareliydi de ondan. Bu senaryo sadece bana aitti. Oysa evde yönlendirme yapılmamıştı. Lise eğitimimde meslek seçimi düşüncem değişti. Sanırım öğretmenlik mesleğine toplumda vasat bakış açısı ve benim de başarılı öğrenci olmam, hedefimi değiştirdi. Hedefimdeki fakülte civar illerde yoktu. O yıllarda ulaşım sıkıntılıydı, uçak yok denecek kadar azdı, haftanın belli günleri ve sadece 2 kente sefer yapılırdı. Yine başka illerde barınma en büyük sıkıntıydı. Özel yurtlar yok, devlet yurtları sayı ve kapasitesi sınırlıydı. Ayrıca kız çocuklarının il dışında okutmanın sorumluluğu o yıllarda daha da ağırdı. Ayrıca terör belası vardı. Aydın bir insan olan babam en yakın şehir Diyarbakır’a gitmeme izin vermişti. Yine branş olarak da tek tercih matematik yapmıştı.

>> Devamını okuyun

SORUN YUMAĞI YAŞAYAN ELAZIĞ’IM

06
Ekim
2021

Bir yarım ada olan Elazığ’ımız 1978 ve 1979’lu yıllarda ciddi anlamda su sıkıntısı çekiyordu. Bazen 2 gün suların akmadığı zamanlar vardı. Su akarken kullanılmak üzere evde tencereler, kovalar su ile doldurulurdu. Bulaşık makinası yoktu. Bulaşıklar bekleyemezdi. Bulaşıkların yağları akıtılır, iki ayrı kapta deterjan ile yıkanır, yine sırayla bırakılmış üç kap içerisindeki su ile de durulanırdı. Hiç de sağlıklı değildi. Sonuçta kaplar akan su altında yıkanmazdı. Sular aktığında tekrar mutfaktaki tabaklar, bardaklar, çatal, kaşık tümden tekrar yıkanırdı, ama o arada elbette toplama su ile yıkanan kaplar kullanılırdı.

>> Devamını okuyun

SOSYAL MEDYA YAZIŞMALARINDAKİ KISALTMALAR

29
Eylül
2021

“Türk dili Türk Milletinin kalbidir”, “Türk milletini ve Türk dilini medeniyet tarihinin ve kültür dillerinin dışında görmenin ne yaman bir yanlış olduğunu bütün dünyaya göstereceğiz.”, “Türk ulusuna mensup olduğunu düşünen her birey Türkçe konuşmalıdır” İfadelerini kullanan Ulu Önder Atatürk’ün Türkçe‘ye ne kadar önem verdiğini anlatan sadece birkaç cümledir.

Ne yazık ki Türkçemiz önceleri genellikle Arapça ve Farsça etkisinde iken günümüzde de başta İngilizce, Fransızca, vb. dillerin etkisi altında kalmaktadıydı. Türkçe’mizin yozlaştırılması, dilin bozulmasına ve özünden uzaklaşmasına neden olmaktadır.

>> Devamını okuyun