ALES SINAVLARI
- Kategori : 2009,Gazete Yazılarım,Mayıs
- Yorum Yok
- Ekleyen : Nurhayat VAROL
- Okunma :1.471 kez okundu
Akademik Personel ve Lisansüstü Eğitimi Giriş Sınavı (ALES) son yıllarda açılan yeni üniversitelerle birlikte çok daha önemli bir konuma geldi. Üniversitelerden mezun olup da iş bulamayan mezunlar için yeni üniversiteler bir iş kapısı olabiliyor. Her ilde bir üniversite kurulması, son 2-3 yılda akademik personel açığını had safhaya getirdi. Akademisyenlik maddi olarak pek cazip olmasa da, ileride kariyer yapılmasına imkan tanıması ve manevi tatmini nedeniyle tercih edilmektedir.
Akademisyenlik büyük sabır isteyen bir meslektir. Ömür boyu kendinizi sürekli yenilemek ve yükselmek zorundasınız. Şayet okumayı sevmiyorsanız, kesinlikle iş bulmak için akademisyenliği seçmemenizi öneririm. Zira sürekli sınavlara girip yükselmek, bazı kişiler için azap verici olabilir.
Akademisyen olabilmek için mutlaka master ve doktora yapılmalıdır. Akademisyenlikte öğretim görevlisi olarak da çalışmak mümkündür. Ancak öğretim görevlisi olarak istihdam edilenler, genelde ders verir ve bu gruba dahil elemanların akademik olarak çalışma yapmaları da pek istenmez. Çünkü öğretim görevliliği, öğretim üyesi bulunmayan branşlarda ders verebileceğini kanıtlamış kişilerin yürüttüğü bir görevdir.
Gençlerimiz o kadar çok sınava giriyorlar ki artık hemen hemen her ay başına mutlaka bir sınav düşer oldu. Eskiden akademisyen olmak, doğrudan ilgili üniversite tarafından yapılan sınavlara katılarak gerçekleşiyordu. Bu nedenle de torpil çok ön planda idi. Eskiden not ortalaması çok düşük, okumayı sevmeyen ve yabancı dili olmayan birçok akademisyene rastlayabilirdiniz. Ama şimdi bu durum değişti. Artık akademisyen olacak kişilerde minimum koşullar aranıyor.
2008 Temmuz ayında yayımlanan bir yönetmelik ile üniversitelere asistan olarak girmenin koşulları değiştirildi. ALES’ten en az 70 puan gerekiyor. ÜDS’den 50 puan ve lisans not ortalaması 65 (ya da 4 üzerinden 2,5) olanlar, asistanlık için istenen minimum koşulları sağlamış olmaktadırlar.
ALES sınavı gerçekten de bir kalite sıralaması yapıyor mu diye çok tartışılır. ÖSS sınavı için de aynı yorumlar söz konusudur. Uzun yıllardır akademik bir çevrede görev yapan birisi olarak, yüksek puanla öğrenci kabul eden bölümlerin öğrencilerinin çok daha başarılı olduklarını söyleyebilirim. Artık eskiden olduğu gibi minimum şartları haiz olmayanların akademik kadrolara müracaatı dahi söz konusu değildir.
Bugün için üniversitelerde asistan olmak isteyenler, minimum koşulları öncelikle sağlamak durumundadırlar. Gene mülakat yapılıyor. Mülakat esnasında jüri gene istediğini almak için yandaş olma işlemini kısmen yapabiliyor. Ama eskiden olduğu gibi asla akademisyenlik yapamayacak kadar zayıf kişilerin üniversiteye girmeleri en azından önlenmiş olmaktadır.
Aslında mülakat kesinlikle kaldırılmalıdır. Çünkü insan faktörünün işin içine girdiği yerlerde ne yaparsanız yapın adam kayırma yapılabiliyor. Çeşitli kıstasların (Lisans not ortalaması, ALES, ÜDS vb) göz önüne alınarak üniversitelere akademisyen atanması, torpili tümden ortadan kaldırabilir. Yükseköğretim Kurulu’nun bu yönde bir yönetmelik yayımlayarak, tüm dedikoduları, kaygıları önleyebilmesi için gerçekten hak eden kişilerin akademisyen olması sağlanmalıdır.
Etiketler |
Yorumlar
Yorum Yapın !
Yorum yapmak için oturum açmalısınız.