ANADOLU’DA TAZİYE GELENEĞİ
- Kategori : 2013,Gazete Yazılarım,Nisan
- Yorum Yok
- Ekleyen : Nurhayat VAROL
- Okunma :3.908 kez okundu
Bir gün herkesin hayatının sona ereceğini bilir ve düşünürüz. Geçici dünya deriz, dünya telaşı deriz. Ağır hastalar için “Allah hayırlı bir kapı açsın, Allah çektirmesin” diye benzeri bir anlamda da kurtuluş duası yaparız. Kişinin son nefesini verdiğini an gerçek anlamda dünyanın acı gerçeğiyle yüz yüze kalırız. Yaptığımız kurtuluş dualarını unutur, çırpınırız. Çoğu zaman hazırlıksız yakalanırız. İnsanların yaşamlarında özellikle çok sevdiği birisini kayıp etmesi, o kişinin hayatında bazen dönüm noktası olur. Bazen bir uyanma olur, bazen bir silkelenme olur. Yapamadıklarını veya ihmal ettiklerini ön plana almayı hatırlatır. Kısaca kayıplar, çoğu zaman geride kalanlara ders verebilir.
Her bölgenin birçok adet gelenek ve görenekleri arasında mutlaka farklılıklar vardır. İşte bu farklılıklardan birisi de tutulan taziyelerdir. Ortak olan husus taziye adabını bilmektir. Cenaze evinde, acıyı yakından yaşayan ev halkına nasıl davranılması gerektiğini insanların bilmeleri gerekir. Kayıp anında kendisini kimsesiz hisseden cenaze sahiplerinin yanında olmak en güzel davranış olmalı. Toplumumuzda çok güzel bir adet olan belkide yaşayınca farkına vardığımız taziyeye misafir ve yakınların gelmesi, acıyı paylaşması, yüreği yanan insanın en sıkıntılı gününde ona ilaçdan daha etkili olabilir.
Ülkemizde Anadolu kentlerinde yaşanan taziyelerde günlerce misafir gidiş gelişi devam eder. Hatta kendisini yakın hissedenler bir kaç defa giderler. Evsahibinin iş yükünü hafifletmek için çaba sarfederler, farklı yerlerden günlerce yemekler gelir, o kadar çok yemek gelir ki gelen yemekler artık ihtiyacı olan ailelere dağıtılır. Cenazenin defin işlemleri dahi akraba ya da yakın arkadaşlar tarafından yapılarak cenaze sahiplerinin kanatlarının kırıldığı an onlara destek olurlar. Taziye evleri yaklaşık bir hafta dolar taşar. Doğu ve Güney Doğu Anadolu’da genellikle erkekler ayrı, bayanlar ise ayrı evlerde otururlar. Bu evlerin yakın olmasına dikkat edilir. Böyle bir durumda genellikle en yakın komşu evlerini kullanmaları için taziye sahibine açar.
Son yıllarda özellikle camilerde yapılan taziye evleri daha çok kalabalığı misafir edebildiği için kullanılmaya başlandı. Doğu ve Güneydoğu’ya gidildikçe adetlerin bozulmadan devam ettiğini görüyoruz. Örneğin; Siirt’de taziye çadırlarını gördüğümde, evlere sığmayan misafirleri ağırladıklarını gördüm. Her gelenin merhum veya merhumenin ruhuna bir Fatiha göndermesi ne güzel bir davranıştır, mutluluktur. Ancak, daha çok yine Anadolu’da taziyelerde özellikle bayanlar tarafından yakılan ağıtlar iç yakar, insanların bilinçsizce çırpınmalarına neden olabilir. Bu davranışların dinimizce uygun olmadığı kaynaklarda belirtilmektedir. Böyle ortamların yaratılmaması için taziye adabını bilmek gerekir.
Yüzümüzü batıya çevirirsek bir çok özel günlerde olduğu gibi matemli günlerin de anlam kayıp ettiğini görüyoruz. Doğuda bir kaç evden taşan kalabalık batıda pek görülmez. Genellikle resmi bir havada tek bir evde toplanan aileye başsağlığı dileyip çıkılmaktadır. Belki yaşam koşulları insanları birbirlerinden uzak tutabilmektedir ancak, ölüm hayatta bir defa olduğu için engeller bahane edilmemeli diye düşünüyorum.
Yaşadığı yer neresi olursa olsun adet, anane ve kültürünü unutmayan, manevi değerlere önem veren, var gün değil, sıkıntılı gün dostu olan bireylere saygı duymamak mümkün mü!
Dayımın vefatı nedeniyle telefon ile arayan, bizzat gelerek acımızı paylaşan, ruhuna Fatiha hediye eden tüm dostlarıma şükranlarımı sunuyorum.
Etiketler |
Yorumlar
Yorum Yapın !
Yorum yapmak için oturum açmalısınız.