BEDEN DİLİ
- Kategori : 2010,Gazete Yazılarım,Ocak
- Yorum Yok
- Ekleyen : Nurhayat VAROL
- Okunma :2.198 kez okundu
Bir an için konuşma yeteneğimizin olmadığını yani dilsiz olduğumuzu düşünelim. Dilsiz olduğumuzda meseleleri anlatmak ve başkaları ile iletişim kurmak ne kadar zor olurdu değil mi? El kol hareketleri ile insanın bir derdini anlatmasının zorluğunu, ancak yaşayan bilir. Ama bir de dili olup da konuştukları ile beden dilinin uyuşmadığı kişiler yok mu? Bazen bir kişinin söylediği bir sözü ile o konuşmayı yaptığı sırada kendi beden dilinin birbiri ile çeliştiğini bariz şekilde fark etmeniz mümkündür.
İnsanoğlunun herbir harekâtı, karşısındakine bir mesajdır. Yüz, eller, gözler, bakışlar, oturuşlar, giyim tarzı, makyajın hepsi karşıdakine mesaj iletir. İnsanoğlu farkında olmadan beden dili ile kendisini ele verebilir. Eğitimci olmam ve aynı zamanda fakültemde iletişim dersini vermem, öğrencilerimi gözetlemem ve onlar hakkında o anda ne düşündükleri ve nasıl bir halet-i ruhiye içerisinde olduklarını anlamamı kolaylaştırıyor.
Öğretmen yetiştiren bir fakültede görev yaptığım için, öğrencilerimizin mezun olmadan önce sınıfta seminer vermelerini, ders konularını anlatmalarını isterim. Öğrencilere belirli konular vererek, toplum önünde konferans vermelerini sağlarım. Hatta her Nisan ayı içerisinde İnternet Haftası münasebetiyle öğrencilerimle paneller düzenlerim. Öğrenciler açısından bu tür bir eğitimin özgüvenlerini kazanmaları açısından çok etkili olduğunu düşünüyorum.
Öğrencilerim sınıf önünde seminer verdiklerinde doğal olarak heyecanlanıyorlar. Bu heyecanın sonucunda gayri ihtiyari davranışlarını frenlemeleri genelde mümkün olamıyor. Konuşma süresince sürekli parmaklarını çıtlatanlar, farkında olmadan ayağıyla tempo tutanlar, aşırı terleyenler, hatta “Hocam özür dilerim ben konuşamayacağım” diyenler olabilmektedir. Bu olumsuz davranışların sergilenmesinin altında, bireyin yetiştiği çevre çok önemlidir.
Öğrencilerimizin resmi konuşmalarda dahi, arkadaşları ile sohbet esnasında edindikleri alışkanlıkların sonucu vazgeçemediği sözcükleri kullandıklarını görüyoruz. Her cümlede “Şey” deyip duranlar, “Yav” veya “ya…..” ile konuşmasına başlayan ve bitirenler, her söylediği cümleyi anlatmada güçlük çektiği için “Yani” kelimesini çok sık kullananlar olabiliyor.
Sözel iletişimde şayet beden dilini de kullanmıyorsanız, etkisiz bir konuşma yapıp karşınızdakini sıkabilirsiniz. Literatürde iletişim “Bir gönderici tarafından, öte yandaki bir alıcı üzerinde belli bir etki yaratmak amacı ile adına ‘gösterge’ denilen, anlam yüklü birimlerden yararlanarak, karşı tarafa belirli bir mesajın ulaştırılması eylemidir” şeklinde tarif edilir. Konuşmadığınız halde yaptığınız hareketlerle karşınızdakine çok şey anlatabilirsiniz. Suskun kalmak dahi bir iletişim türüdür.
Her birey beden dilini ve hareketlerin ne anlama geldiğini öğrenmelidir. Örneğin sürekli gülümseyen bir yüzünüz varsa, karşınızdakine pozitif bir mesaj verirsiniz ve daha kolay iletişim kurarsınız. Ancak asık suratınızı hiç yüzünüzden eksik etmiyorsanız, ilk konuşmaya negatif başladıysanız iletişim kurmayı engelleyen 1. maddeyi peşinen yerine getirmişsiniz demektir. Olumlu ve pozitif kazanımlı bir iletişim kurmayı her zaman kendinize amaç edinmelisiniz. Bunu yapmak için de beden dilini çok iyi kullanmanızı ve çok iyi bir dinleyici olmakla birlikte konuşmaya “neden?”, “niçin?” , “yine mi?”, “sen zaten hep böylesin” gibi ifadelerle konuşmaya başlamamak gerekir. İyi iletişim kurabilen insanların daha çok mutlu olduklarını, çevrelerinde sevilen insan olduklarını, problemlerini çok daha rahat ve daha kolay çözülebildiklerini görecek ve yaşayacaksınız.
Etiketler |
Yorumlar
Yorum Yapın !
Yorum yapmak için oturum açmalısınız.