ÇOCUKLUĞUMDAKİ DİNİ BAYRAMLAR
- Kategori : 2010,Gazete Yazılarım,Kasım
- Yorum Yok
- Ekleyen : Nurhayat VAROL
- Okunma :1.615 kez okundu
Dini bayramları her kutladığımda çocukluk dönemindeki bayramlar aklıma geliyor. Çocukluğumdaki bayramlarda ev ziyaretleri çok yoğun idi. Babam o dönemlerde Karayollarında şube şefi idi. Babamın bu özel mesleki konumundan ötürü misafir sayısı çok daha artıyordu. Gelen misafirler benimle de ayrı ilgilenirlerdi. Sarışın ve de tombul görüntüm nedeniyle, misafirlerin ilgi odağında idim. Bu aşırı ilgi odağında olduğum için de çok mutlu idim.
Bayramlarda gelen misafirlerin tümüne iadeyi ziyaret yapardık. Bu ziyaretlere ailem beni de götürürdü, genelde büyüklerin yanında oturur ve sohbetlerini dinlerdim. Bu nedenle de özellikle annem misafirliğe çağrıldığında, beni de götürmesi kendisine ısrarla hatırlatılırdı. Hatta bazen annem Hayat gelip taşkınlık ve yaramazlık yapar dediğinde, “Hayat’ın yaşı çocuk, ama aklı büyük ve çok akıllı” derlerdi.
Bayram öncesi annem çok yoğun bir hazırlık içerisine girerdi. Baştan aşağı tüm ev temizlenir, bayramda misafirlere sunulmak üzere yemek, baklava ve börekler açılırdı. Genç kız olduğum yıllarda bu işlerin önemli bir bölümü üzerime kalırdı. Çok yorulmama rağmen hiçbir defasında anneme karşı ev temizliği konusunda hiç itiraz etmezdim. Kız kardeşlerim de büyüyünce üzerimdeki iş yükü azalmıştı. El birliği ile herkes işin bir ucundan tutardı ve kısa sürede temizliği bitirir, yemek ve tatlı yiyecekleri hazırlardık.
Kurban bayramlarınının birinci gününde, kesilen kurban etinin dağıtım işleri yapılırdı. Bu nedenle ilk gün çok telaşlı geçerdi. Akşama doğru da ilk misafirler gelmeye başlardı. Babam kurban etini dağıtırken çok cömert davranırdı. Ben eti çok severdim. “Bize et kalmayacak mı?” diye de sürekli babama sorardım. “Yok kızım senin etini ayıracağım, merak etme” dediğinde de rahatlıyordum.
Bahsettiğim olaylar 1960-65 yılları arasında kutladığımız dini bayramlara aitti. Etrafımızda çok yoksul insanlar vardı. Onlara yardımda bulunmak için babam büyük özen gösterirdi. Babamın maddi durumu çok iyi idi, o nedenle de bayramlar denildikçe, annemin ya da teyzelerimin bana dikiş makinesi ile diktikleri elbiseleri hatırlıyorum. O dönemlerde hazır konfeksiyon şimdiki gibi yaygın değildi. Her bayram mutlaka bana giysiler elle dikilirdi.
Bir defasında kurban hayvanı kesilirken ben de başında bulunuyordum. Hayvan rahat kesilmemişti. Çok çırpınmıştı ve ben çok korkmuştum. O manzara sonrasında uzun süre çok sevdiğim eti yiyemez olmuştum. Evde et pişirliğinde çırpınan ve kanların fışkırdığı o manzara gözlerimin önünden geçmiyordu.
Kurban bayramını idrak ettiğimiz şu günlerde maalesef dini bir vecibeyi yerine getiriken, diğer taraftan da her yer kan revan olacak diye endişeliyim. Geçen yıllarda medya aracılığı ile kurban bayramlarında hayvanlara nasıl eziyet edildiğini gördük. Kurban kesildikten sonra, kesim yerinde bırakılan artıklar ve kokudan geçilmeyen et kesim yerleri, gerçekten bizlere hiç yakışmıyor. Temiz bir toplum olarak biliniriz. Ama kurban bayramlarındaki manzaralar sonrasında bu özelliğimizi yitirdiğimiz kanısındayım.
Ne olur kurban keserken hayvanlara eziyet edilmesin! Hele hele kurban kesim sırasında çevrede çocuklar asla bulunmasın! Hayvanların kesildiğini gören küçük çocukların birçoğu benim gibi psikolojik olarak etkilenebilir. Kurban kesenlerin dikkat etmesi gereken en önemli hususlardan biri de çevre temizliğidir. Kurban kesildikten sonra çevrede hayvan artığı asla bırakılmamalıdır. Kurban kesenlerin Allah ibadetlerini kabul etsin. Tüm okuyucularımın bayramını kutlar, sağlık, mutluluk ve esnelikler dilerim.
Etiketler |
Yorumlar
Yorum Yapın !
Yorum yapmak için oturum açmalısınız.