EĞİTİM KESİNTİSİZ Mİ?
- Kategori : 2021,Gazete Yazılarım,Şubat
- Yorum Yok
- Ekleyen : Nurhayat VAROL
- Okunma :449 kez okundu
Pandemi nedeniyle Milli Eğitime bağlı okullarımızda alışıla gelmiş yüz yüze eğitim yerini uzaktan eğitime terk etmek zorunda kaldı. Aslında kısmen de olsa eğitim kesintiye uğradı.
Milli Eğitim sisteminin yakın geçmişine bakarsak; 1997 yılında uygulanmaya başlanılan 8 yıllık kesintisiz eğitimin başlamasıyla bazı köylerdeki ilköğretim okulları kapatılmış ve taşımalı eğitim sistemi başlatılmıştı. Bu sistemin oturması tabii ki uzun bir sürece yayıldı ve 5+3 şeklinde uygulanmıştı.
2010 yılında gerçekleştirilen 18. Milli Eğitim Şûrası’nda kesintisiz eğitim tekrar görüşülerek 4+4+4 olarak yeniden yapılanması kararı alınmıştı. Toplam 12 yıl olan kesintili eğitim için 1 yıl da okul öncesi eğitim düşünülerek, 13 yıl olması planlanmıştı. Meclise bu haliyle verilen kanun teklifinde okul öncesi 1 yıl eğitimi devre dışı bırakılmıştı. Birçok eğitimci bilim adamları ve köşe yazarları günlerce bu konuyu tartışmışlardı.
MEB’in yaptığı düzenlemeyle okul yaşının, 69 ay olması ön görülüyordu… MEB, 72 ay olan okula başlama yaşını, 2012-2013 eğitim öğretim yılında getirilen 4+4+4 eğitim sistemiyle 60 aya düşürmüştü. Sonra yapılan düzenlemeyle ilkokula 66 ayı tamamlayan tüm çocuklar, kayıt yaptırabiliyordu. Son düzenleme ile Eylül ayının sonunda 69 ayını dolduran çocukların kayıtları otomatik yapılabilecek. Ancak ailenin isteği üzerine dilekçe verilerek okula kayıtlar 1 yıl ertelenebilir. Artık 1. Sınıflara Eylül ayı sonu itibarıyla 66 ay ve 73 ay arasındaki çocuklar başlayabiliyor.
Bu çocukların sabah erkenden okula gitmeleri zordu. Özellikle ev okul arası mesafe uzaksa çocukların araçlarda uyuduklarına şahidiz. Öyle böyle sistem oturtuldu, kabullenildi ve uygulamaya konmuştu.
Uzaktan eğitimle bir daha sistem karıştı. O aylardaki çocukları ekran başında, sanal ortamda ders yapıyorlar. Özellikle küçük yaşlarda ilköğretim öğrencileri ekrana tutsak kalmak zorunda kaldılar.
Yüz yüze eğitimde ilköğretim yaşındaki öğrencilerin ders saati süresince dikkatlerini toplamak zorken, çevrimiçi eğitimde dikkatleri toplamak daha da güç olmaktadır.
Teknoloji alt yapı yetersizliği, ekranı sıkıcı bulması, yüz yüze ya da temas olmadan anti sosyal kimliğe bürünmesi, iletişim yöntemlerindeki değişikliğin olumsuz etkileri oldu.
İletişimi zaten bağımlılık yapan ekrandan gerçekleştirmesi, öğrenme sürecinde karşılaşılan öğrenme güçlüklerinin anında çözülememesi ve bu durumun ardından gelişebilecek sıkıntılar daha da arttı.
Öğrencinin problemlerine bazen anında çözüm bulamaması, yeterli düzeyde etkileşimin olmaması, çocukların ihtiyacı olan sosyal alanları arkadaşları ile paylaşamaması, fiziksel ayrılığın çocukların paylaşma alışkanlıklarını kazandıramayacağı, kitap okuma alışkanlıklarının daha zor kazandırabileceği, kazanmış olanlarında kayıp edebileceği endişesi vardır.
Özellikle eş zamanlı olmayan eğitimin uygun kullanılmaması öğrenciye istenilen düzeyde yarar sağlayamayabilir.
Bu süreçte aileler daha dikkatli olmalıdır. Onların sorumlulukları daha çok artmaktadır. İlkokul yaşındaki çocuğun denetlenmesi oldukça önemlidir. Çünkü uzaktan eğitim uygulaması bir yılını doldurdu. Yüz yüze eğitimin kesintiye uğrama süreci göz ardı edilemeyecek kadar uzun süre oldu ve geleceği de hala tam belli değil.
Aileler çocuklarına bazen öğretmen, bazen rehber, bazen ebeveyn, bazen kontrolör, bazen gizli takipçisi olmalı.
Ancak her aile bu bilince, bu donanıma sahip mi? Bu süreci avantaj olarak değerlendirilecek kaç aile var?
Kesintiye uğrayan eğitimin verim ya da verimsizliğini normal eğitim sürecine girişte göreceğiz. Umarım en az dezavantaj ile bu süreci atlatırız.
Etiketler |
Yorumlar
Yorum Yapın !
Yorum yapmak için oturum açmalısınız.