EMEK VE DAYANIŞMA BAYRAMI
- Kategori : 2013,Gazete Yazılarım,Mayıs
- Yorum Yok
- Ekleyen : Nurhayat VAROL
- Okunma :1.309 kez okundu
1850’li yıllarda İngiltere ve Amerika Birleşik Devletlerinde günlük çalışma sürelerinin kısaltılması için örgütlenmelere gidilmişti. İlerleyen zamanlarda 8 saat çalışma mücadelesi büyük ivme kazanmıştı. Artık başka kıtalarda da grevler yapılmaya başlamıştı. ABD, Fransa, Rusya, Japonya grevlerle tanışmıştı.
1 Mayıs 1886 tarihinde Amerika Birleşik Devletlerinde haftada 6 gün ve günde 12 saat çalışan işçiler günde 8 saat çalışmayı talep ederek işi bıraktılar. O güne kadar görülmeyen bir beraberliği yaşadılar. Chicago’da zencilerin giremediği Ulusal Park’a kadar zenci ve beyazlar kol kola yürüyerek güç birliği yaptıklarını o gün anlattılar. Takip eden günlerde hararetle devam eden protestolar 4 Mayıs tarihinde Haytmarket olayına neden olmuştu. Yapılan yasal baskılardan sonra 1889 yılına kadar bir eylem yapılamamıştı. O yıllarda bir Fransız işçi temsilcisinin önerisiyle 1 Mayıs tarihinin “Birlik Mücadele ve Dayanışma Günü” olarak kutlanmasına karar verilmişti. Amaçları kapitalizm sisteme karşı insanca yaşama mücadelesiydi. Bu mücadele sonucunda birçok ülkede bu 8 saatlik iş günü kabul edildi. Halen günümüzde Çin Halk Cumhuriyeti, Vietnam, Küba, Nepal, Kore gibi sosyalist ülkeler başta olmak üzere “Emek Bayramı”, “İşçi Bayramı”, “1 Mayıs Bayramı” gibi isimler altında kutlanmakta ve o gün tatil edilmektedir.
Türkiye’de ilk defa 1912 yılında İstanbul’da 1Mayıs kutlamaları yapıldı. 1923 yılında TBMM aldığı karar ile 1 Mayıs günü İşçi Bayramı adıyla resmi tatil kabul edildi. Ancak takip eden yıllarda kutlamalar yasaklandı. 1935 yılında “Bahar ve Çiçek Bayramı” adı altında kutlanmaya başlandı ve tatil ilan edildi. Gerçek anlamda da olduğu gibi tam baharın hissedildiği günde bahar şöleni gibi yaşanmaya başlandı. 1976 yılında Taksim Meydanında Devrimci İşçi Sendikalar’ının organizasyonu ile kalabalık bir kitle tarafından kutlamalar yapıldı. Hatırlayacağımız gibi 1977 yılında yine aynı meydanda toplanıldı. Geçmiş yıllara oranla çok daha kalabalık kitlenin olduğu yerde silahlar konuşunca ölen ve yaralananlar oldu. Katılımcıların bir kısmı da izdihamda ezilerek öldü. İşte bu olay zihinlere kanlı 1 Mayıs olarak kaldı. Sonraki yıl güvenlik nedeniyle etkinlik yapılmasına yeniden izin verilmedi. 1981 yılında da 1 Mayıs günü resmi tatil olmaktan çıkarıldı ve 2009 yılına kadar resmi kutlamalar yapılmadı. Türkiye’de 22 Nisan 2009 tarihinde kabul edilen yasa ile 1 Mayıs yeniden bayram ve tatil günü olarak ilan edildi.
Çocukluğumuzda 1 Mayıs denince genelde aklımıza gelen ve iz bırakan tablo; o günün tatil olmasıdır. Uzun süren kış mevsiminden sonra sıcacık ve parlak güneşi genelde 1 Mayıslarda yaşardık. Ailece ya da grup halinde gidilen pikniklerde, yağmur yağmasından endişe duyar ve sık sık gök yüzüne bakardık. Uçurtma peşinde olan çocuklar, ip atlayan kızlar, sek sek oynayan çocuklar, top peşinde koşan çocuklar, yemek hazırlayan anneler, tavla oynayan babalar. Yeşil halı gibi çimen ya da otların üzerine oturan insanların yüzlerindeki mutluluk bahar havası gibiydi. Ağaçların yeni yeşermesi ya da meyve çiçeklerine bürünmeleri, insanlara ayrı pozitif enerji veriyordu. Doğadan gelen ilkbahar güzelliği, kışın ağır şartlarından çıkan insanlarla buluşunca ne kadar da güzel bir tablo oluşturuyordu. Herkes ile dosttuk, arkadaştık. Ne yürüyüş, ne gösteri bilirdik, ne sağ bilirdik, ne sol bilirdik, ne de renk bilirdik. Mutluyduk çünkü kafamızı karıştıran unsurlar yoktu. Okullarda öğretmenler başkanlığında 1 Mayıs Bahar Bayramında yapılan piknikler ne de güzeldi. Mutluluk adeta insanların kucağındaydı. Ne güzel günlerdi diye düşünmemek mümkün mü!
2007-2008 yılında eşim Siirt Üniversitesinde görev yaparkan sık sık Elazığ-Siirt arasında yol alırdım. Yolculuk programımda özel gün olmamasına dikkat ettiğimi sanıyordum ki bir defa 1 Mayıs tarihinde yola çıkmam gerekti. Batman Diyarbakır arasındaki karayolu trafiğe kapanmış gibiydi. Diyarbakır’da yapılacak mitinge gitmek için yollar kadın, erkek ve çocuklarla doluydu. Gerginlik vardı. Çünkü kente güvenlik açıdan izin verilmiyordu. Çok üzülmüştüm. Neden mi? Toprağın uyandığı, ağaçların adeta duvak gibi çiçekler ile süslendiği, dağın ovanın yeşile büründüğü o güzellikler her yerde varken, neden simge renkler ile mendiller, atkılar sallansın, eller gözlere sokulurcasına sallansın. Neyin peşindeyiz. 1 Mayıs bütün ulusun bayramı, 1 Mayıs birçok dünya ülkelerinin kutladığı gündür. Okuyucularımın 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü adı altında Bahar Bayramlarını kutlar, huzurlu geçmesini dilerim.
Etiketler |
Yorumlar
Yorum Yapın !
Yorum yapmak için oturum açmalısınız.