KADIN GÖZÜYLE KADIN KİMDİR?
- Kategori : 2014,Gazete Yazılarım,Temmuz
- Yorum Yok
- Ekleyen : Nurhayat VAROL
- Okunma :1.473 kez okundu
Kadın kimliği farklı yerlerde, farklı zamanlarda yıllardır tartışılmakta ve farklı platformlara oturtulmaktadır. Farklı toplumlarda kadına bakış açısı değişik olsa da temeldeki unsurlar aynıdır. Kadın seks kölesi mi? Tırnakları ojeli, boyalı saçlarını savurarak gezen mi? kadınımsı görünme çabası içerisinde yüksek topuklu ayakkabılar ile gezenler mi? Süs objesi mi? Dişiliği ile ön planda olan mı? Doğurganlığıyla nüfus sayısını artıran mı? Tarlada sırtında kocama yükü ile çalışan mı?
Yıllarca kadınların rol karmaşası ve kimlik arayışı tartışılmıştır. Halen bazı durumlarda da tartışılmaktadır. Farklı toplumlarda kadınlara biçilen roller, kadın anlayışları ve bakış açıları farklılık göstermektedir. Örneğin;
Eski Çin ve Japon geleneğine göre kadın kocasının ailesine verdiği değer kadar değerliydi.
Eski Hint geleneğinde ise; Kadının sosyal hayatta yeri yoktu, tamamen eşine bağlıydı. O zamanın din anlayışına göre kadın, kötünün sembolüydü, hatta ölen kocası ile birlikte yakılan kadınlar vardı.
Eski Roma ve Yunan geleneğinde ise kadın bir eşya gibiydi. Alınıp satılabilir bir eşya görünümündeydi. Roma sarayları zaten cinselliğin zirve yaptığı yerlerdi ve kadınlar da cinsellik objesiydi. Ne zaman ki Hristiyanlık dini yaygınlaşmaya başladı, ondan sonra tablo değişmeye yüz tuttu. Kadınlar değer görmeye başlayınca, Hristiyanlığa yeni girenler bu defa da katledilmeye başlandı.
Bu birkaç örnek ülkeden anlaşıldığı gibi dini değerleri olmayan toplumlarda kadın çok değersiz, ölmüş kocasıyla birlikte gömülecek kadar erkeğine bağlı kılınmış veya cinsel obje olarak görülmüştür.
Modern hayatta kadının sosyal statüsünün değişmesi, üretici olmasının yanı sıra tüketiciliğinin artması, toplumsal rollerinin değişmesi gibi değişkenler kadının konumunu farklılaştırmıştır.
Kadın doğduktan hemen sonra evin küçük hanımefendisidir, babasının prensesi annesinin sırdaşıdır, bacıdır, eştir, gelindir, anadır, anaçtır. Bir kadının o kadar çok özelliği ve görevi üzerinde toplamaya uygun özelliği vardır ki. Belki bu da Allah’ın bir lütfudur. Kadın sadece çocuklarının mı anasıdır? Eşine de analık koruyuculuğunu göstermiyor mu? Yaş ilerledikçe bu defa dönüşümlü kendi annesine babasına analık yapar. Kadın evine hayat verir. Bulunduğu yerde kendisini hissettirir.
Kadın bazen savunmasızdır. Bir erkek kadar güçlü değildir, ama yüreği güçlüdür. Yüreğinin gücüyle birçok şeyi kazanır. Kadın sevgi duyguları ile yoğrulmuşken, çoğu kez neden istismar edilir? Halen kırsal kesimde kadın hep suçludur. Örneğin; evli çift çocuk yapmayı düşünmeden çevre baskısı olur çocuk isterler. Çocuk olmaz ise ifade şöyle “kadın suçlu, kadından olmuyor” doktora sadece kadın gider ta ki doktor “erkeğin de muayene olması gerekir” deyinceye ya da ikna edinceye kadar. Ya da erkek doktora gitmez ikinci kadın ile evlenir. Özellikle her nedense yine erkek çocuk istenir. Eğer erkek evlat olmazsa oluncaya kadar çocuğa devam veya yine ikinci Evlilik. Bu mu kadının hak ettikleri? 21. Yüzyılda dahi halen kadına şiddet uygulanması düşündürücüdür. Özellikle kadın cinayetlerinin halen bir sosyal yara olduğu unutulmamalıdır.
Kadın cephede savaşmıştır, sırtında cephane taşımıştır, kurtuluş savaşında canını feda etmiştir. Kadın geçmiş tarihten beri sadece süs objesi olmamıştır. Kadınlar güçlüdür yeter ki gücünün farkına varsın. Kadınları güçlü kılan özellikleri vardır. Öncelikle zekâsının farkına vararak onu kullanmayı bilmelidir. Pozitif düşünerek ruh halini olumlu yönde etkilemelidir. Çünkü kendi kontrolünde büyüyen bir nesil olacaktır. Ailesi için adeta orkestra şefi gibi davranmayı bilmelidir.
Akıllı kadın kimdir? bir kadın öncelikle eşi ve çocukları başta olmak üzere çevresi ile çok iyi iletişim kurma becerisine sahip olabilir. Ne zaman nerede nasıl hareket edeceğini bilir. Yaşadığı dönemin ve çevrenin farkında olur, vitrin hareketler değil doğal ve içten davranışlarıyla sevgi-saygı toplar, bazen sözleriyle değil gözleri ve duruşu ile ne demek istediğini anlatmasını bilir, statüsü ne olursa olsun öncelikle evinin hem işçisi hem de kraliçesi olduğunu unutmaz, eşinin yarısı olduğunu kabullenir; onun arkadaşı, onun sırdaşı, onun tamamlayıcısı, onu her anında yanında hisseden, onun en iyi dostu ve sonra onun hanımı olduğunu kabullenip benimser, zekâsını iyi kullanır.
Biz 9 ay karnında bebeğini taşıyıp ona hayat veren analarız. Çocukları ile ağlayan yine çocukları ile gülen analarız, bir neslin yetişmesinde temeli sağlam tutmaya çalışan özverili analarız, eşlerimize babalık duygusunu yaşatan kadınlarız.
Kadın istese ateşi kül, dikeni gül, geceyi gün eder.
Kadın isterse başı bedenden kalbi yerinden ağacı kökünden söker (Sosyal ağ’dan alıntı)
Etiketler |
Yorumlar
Yorum Yapın !
Yorum yapmak için oturum açmalısınız.