KAYIP OLAN GELENEKLERİMİZ
- Kategori : 2009,Gazete Yazılarım,Şubat
- Yorum Yok
- Ekleyen : Nurhayat VAROL
- Okunma :1.540 kez okundu
Farklı toplumların ve kültürlerin birbirinden çok değişik gelenekleri ve alışkanlıkları olabiliyor. Geçmişteki birçok gelenek zamanla unutulabiliyor ya da değişikliğe uğrayabiliyor. Kültürler arasındaki etkileşim sonrasında karma gelenekler de ortaya çıkabiliyor.
Anadolu kültüründe dini bayramlarda karşılıklı ziyaretler yapılır. Hatta bu ziyaretler kanımca bazen çok abartılır. Örneğin Ramazan Bayramının son günü ziyarete gelen bir aileye birkaç saat sonrası, iade-i ziyaret yapılır. Sanki bir sonraki dini bayramda bu iade-i ziyaret yapılırsa, saygısızlık olacağı düşünülür.
Anadolu kültüründe ölüm olayları sonrasında tutulan taziyeler de batı ülkelerinden çok farklıdır. Hıristiyan kültüründe ölüm sonrasında yapılan taziye törenleri bile resmiyet arz ediyor. Şekilsel değişimler söz konusudur. Cenaze töreni sırasında giyinilen siyah elbiseler ve takılan siyah gözlükler, resmiyetin sembolüdür. Mezarlıkta taziye verilir ve sonrasında evlerde bizdeki gibi kalabalık ziyaretler yapılmaz.
Son yıllarda ülkemizde belediyelerin tümü cenaze ile ilgili çok güzel tedbirler aldılar. Cenaze sahibi artık eskisi gibi zorluklar çekmiyor. Belediyenin yaptığı organizasyonlarda, cenaze arabaları, cenaze yıkama yerleri, mezarlığa halkı taşımak için otobüs gönderilmesi gibi tedbirler alınmaktadır. Bu hizmetleri takdirle karşılamak gerekir. Çünkü cenaze sahipleri zaten acı içerisindedir ve cenaze organizasyonunu yapacak durumda değildir.
Anadolu kültüründe taziyelere çok önem verilir. Vefat eden kişinin arkadaşları, akrabaları, dostları cenaze nedeniyle el biriliği ile organizasyonlar yaparlar. Kalabalık misafiri ağırlamak amacıyla komşular evlerini dahi taziye evi olarak açarlar. Cenaze sahibi taziye süresince yemek yapamaz, ama dostları taziye evine bol bol yemek taşır ve acılı aile yalnız bırakılmaz. Bütün gün yakınları yada dostları yanlarındadır.
Büyük metropollerde yaşayan insanların bir bölümü bu geleneklerini unutmuş durumdadırlar. Bazen onları büyük şehirde yaşamanın telaşı boğar, bazen büyük şehir kültürü budur diyerek gelenekleri unuturlar. Öyle ki apartmanlarda karşı komşusunun kim olduğundan bihaber insanlar olabiliyor. Ölüm olaylarında da ilgisiz kalarak vurdum duymaz davranabiliyorlar.
Kültüre dayalı gelenekleri sürdürmek gerekir. O nedenle de çocuklarımızın geleneklerini sürdürebilmelerini sağlamalıyız ve onlara kültürümüzü öğretmeliyiz. Aksi takdirde birkaç nesil sonrasında tümden yabancılaşacağız. Bir hafta önce kız kardeşim dediğim görümcemi (eşimin kız kardeşini-Aysel Polat’ı) kaybettik. Kayıp etmekten dolayı hissettiğim acı ve kendisini sevenlerin yaşadıkları acıları görmek, onlarla aynı duyguları yaşamak, ölümün çaresizliğini bize tekrar hatırlattı. Sıkıntılı günde dost ve akrabalarla acıları paylaşmak amacıyla bir araya gelmek, mükemmel bir dayanışma örneği idi. Ne güzel adet, gelenek ve göreneklerimiz var. Onları yaşatmak dileğiyle……
Etiketler |
Yorumlar
Yorum Yapın !
Yorum yapmak için oturum açmalısınız.