KOLOMBİYA SERÜVENİ
- Kategori : 2012,Ekim,Gazete Yazılarım
- Yorum Yok
- Ekleyen : Nurhayat VAROL
- Okunma :1.771 kez okundu
Birçok ülke veya şehir belli özellikleriyle anılırlar. Örneğin; Türkiye dendiğinde yabancılar için genellikle tarihi zenginlik, güneş ve deniz, lezzetli yemekler ilk akla gelendir. Siirt’ten söz edildiğinde ise Tillo, Veysel Karani Hazretleri, Siirt fıstığı ilk akla gelenlerdir. Adı anıldığında kokain başta olmak üzere uyuşturucu ticaretinin yapıldığı, orada gezinmenin çok tehlikeli olduğu, ürettiği kahve ve kakao ile çok çeşitli meyvelerin yetiştirildiği bir ülke akla gelir ki bu ülke tahmin edebileceğiniz gibi Kolombiya’dır. Bir ülkenin özelliklerini duymak veya okumak ile yaşamanın çok farklı olduğunu biliyor ve yaşıyordum. Yaklaşık 20 farklı ülkeyi gezen birisi olarak Bogota’nın gerçek anlamda turistlere sıkıntı yaşattığına bizzat tanık oldum.
Bu yazımı Kolombiya’nın başkenti Bogota’dan siz değerli okuyucularım için kalem aldım. Bogota’da yapılan uluslararası bir sempozyumda eşim ve benim bildirilerimizi sunmak üzere geldik. Havaalanına inince zaten farklılıkları görmek mümkün. Ülkeye giriş damgasını pasaporta aldıktan hemen sonra, uyuşturucu avına çıkan köpekler etrafta insanları koklayarak aralarda geziniyorlar. Yolcuların bavulları arasında dolaştırılıyor.
Havaalanından otele gitmek için taksi tercih etmek zorundasınız. Sürücülerin çok azı İngilizce anlayıp konuşabildikleri için sıkıntı hemen girişte başlamakta. Alfabemiz aynı ama anlayamadıktan sonra değişen bir şeyin olmadığını gördük. Sempozyuma ev sahipliği yapan Rosario ve Jorge Tadeo Lozano Üniversitelerine gittiğimizde yine hiç alışık olunmayan manzaralarla karşılaştık. Akademisyenlerin arasında eğitilmiş köpeklerin gezdirilmesi, daha açıkça kontrol ettirilmesi güvensizliğin bir göstergesi mi, yoksa misafirler için güveni sağlamak mıydı hedef! Manzara itici olduktan sonra nasıl yorumlanırsa yorumlansın! Üniversitede güvenlik görevlilerini sayısı oldukça fazla demek dahi zayıf ifade kalır. Her binaya girişte güvenlik görevlilerinin beklemesi az gibi, her koridor başında bir güvenlik görevlisi, merdiven başlarında yine görevlileri görmek mümkün. Sokak ve caddelerde resmi kıyafetli polislerin sayılarının fazla olması çok dikkat çekici.
Böyle bir ülkeye ancak bir defa gelinir diye düşünerek gezdiğimiz yerleri resimliyor ve filme alıyorduk. Böyle gören ve bizi tanımayan birçok kişi kamera ve büyük fotoğraf makinalarının bizim için sorun olacağını, bu makinaları çalmak isteyen çok insan olabileceği için bize zarar verebileceklerini söylediler. Öyle ki; taksi şoförü bizi uyarıyor, lokantada yemek yerken omuzumuzda makinayı gören diğer müşteriler dahi yanımıza gelerek makinalardan dolayı dikkatli olmamız gerektiğini uyarıyorlardı. Gündüz saatinde ne yapılabilir diye düşünürken konuyu abarttıklarını düşünmüştük. Olan olaylardan ziyade panik halin fazla olduğuna kanaat getirmeğe başlamıştık ki çok geçmeden yanıldığımızı bizzat bize yaşattılar. Hırsızlık, kapkaççılık bir senaryo düzeninde yapılmakta.
Genelde fiziki yapı ve ten rengimiz Kolombiyalılara benzediği için ilk konuşan mutlaka İspanyolca hitap ediyordu. Ancak yabancı olduğumuzu elimizdeki makinalarla anlaşıldı. Halk genel anlamda yoksul olduğu için orta halli elektronik eşya dahi onlar için çok değerli olmakta. Bogota’da işlek caddelerden birisinde eşim ile yürürken orta yaşlı bir bey bizimle İspanyolca konuşmaya başlayınca İspanyolca bilmediğimizi İngilizce olarak ona söyledik ve ilerledik. 1-2 dakika sonra yanımıza yaklaşan çok düzgün giyimli bir bey kendisinin sivil polis olduğunu polis kimliği göstererek anlatma çalıştı. Yine o da kameraya dikkat etmemiz gerektiğini, Kolombiya’da uyuşturucu trafiğinin fazla olması nedeniyle dikkatli olmamızı istedi. Herhangi olumsuz bir durumda 112 den kendisini aramamızı istedi. Fakat hep düşündüğüm “ bu adam sahte kimlik taşıyabilir, bizi neden bu kadar koruma altına istedi?” Yolun karşısında polis istasyonu var pasaport numaralarınızı alıp bilgilerinize ulaşayım dediğinde biraz daha şüphelenmeye başladık ama yine de söylediklerini dinlerken bize ilk yaklaşıp İspanyolca bir şeyler söyleyen beyi de diğer bir sivil polis alıp yanımıza getirdi. Bolivya’dan geldiğini söyleyen bu beyin şüpheli halleri dikkatimizi çekti. Sivil polisimiz! Bizi koruma adına almamız gereken tedbirleri söyledikten sonra uyuşturucu trafiğinde dolaşan paraları yakalamak adına üzerimizdeki dolarları seri numaralarını almasının gerektiğini söyleyince artık sahtekârlığı hakkında şüphemiz kalmadı. Dolar yok dediğimizde memurun güler yüzü hemen ciddileşti, Pesos (Kolombiya para birimi) sorduğunda yine Pesos da yok dediğimizde asabileşen yüz ifadesi her şeyi anlatınca eşim “polise gidelim diyerek oradan hızla ayrıldığımızda onları hemen yok olduklarını gördük. Bu macera beklenen bir macera olmakla birlikte bu ülkenin gerçekten toparlanamayacağı ihtimalini pekiştiriyor.
Bu kadar yurtdışı deneyimi olmamıza rağmen tehlikenin eşiğinden dönüyorsak, deneyimsiz turistlerin neler yaşayabileceklerini düşünmek istemiyorum. Kolombiya’daki uyuşturucu trafiğinin ve sahtekârlığın ülkelerinin nimetlerini gölgelediklerini fark etseler kendilerinden nefret ederler.
Bu bir yaşanmışlık! Yok mu güzel tarafları var. Bir sonraki yazıda paylaşmak üzere.
Etiketler |
Yorumlar
Yorum Yapın !
Yorum yapmak için oturum açmalısınız.