Prof. Dr. ALİ RAHMAN’IN ANISINA

Yakın geçmişte Batman ve Siirt, intihar edenlerin sayılarının çokluğu ile dikkatleri çeken illerimiz arasında yer almıştır. İntihar edenlerin büyük bir bölümünün, kendilerine uygulanan baskı veya şiddeti kaldıramadıkları için yaşamlarına son verebildikleri bilinmektedir. Bir kişinin intihar ederek yaşamına son vermeyi göze alabilmesi, belki de o kişinin ne denli şiddetli bir baskı altında olduğunun göstergesidir.

Bölgemizde meydana gelen bazı intihar olaylarının altında ailelerin uyguladığı baskıların yattığını biliyoruz. Örneğin başlık parası adı ile temin edilen bir maddi gelir yüzünden ailenin verdiği bir karar sonrasında, istemediği birisi ile evlenmek mecburiyetinde bırakılan bazı genç kızlarımızın intiharı tercih ettiklerini görüyoruz. Evlenmek için kendilerine ailelerince izin verilmeyen bazı gençlerin de birlikte intihara gittiklerini duyuyoruz.

Tefecilerden aldıkları maddi desteği geri ödeyemediği için Siirt’te bazı intihar olaylarının meydana geldiğini zaman zaman işitiyoruz. Tefecilerin eline düşene Allah yardım etsin. Önemli bir bölümü, bunalıma giriyor, ya memleketten kaçıyor, ya intihar ediyor ya da hapise düşüyor. Siirt’ti Güres caddesi üzerinde köşeleri tutan tefecilerle baş etmek de kolay olmuyor.

Gerekçesi ne olursa olsun ölüm olayı zaten soğuk bir olay, intihar sonucu ölüm ise çok daha soğuk, acı ve geride kalanlar için bitmeyen soru işaretleri, soru işaretleri, cevabı verilemeyen sorular……

Elazığ’da Fırat Üniversitesi’nde 16 Ocak’da henüz kesin sonucu belli olmamakla birlikte intihar olduğu söylenen bir olay yaşadık. Hastalarına şifa dağıtan, yüzlerce tıp fakültesi öğrencilerine ders veren, kimseyi incitmemek için kendisine haksızlık yapanları bile hoşgörü ile karşılayan ve benim de varislerimin tedavisini yapan Prof. Dr. Ali Rahman’ın ölüm haberi hepimizin yüreğini dağladı.

Fırat Üniversitesi Hastanesinin yeni açılan B Bloğunda 6 ıncı kattaki bir pencereden önce ceketini akabinde de kendisini boşluğa bırakan hocamızın kaybedilmiş olması, tüm üniversite camiasında ve Elazığ’da şok etkisi yarattı. Hocamızın, inançlı, hidayetli ve fazilet sahibi özellikleri ile bilinen bir kişiliği vardı.

Çok mutlu bir aile ilişkileri vardı. Değerli eşi Süheyla Hanım da Fırat Üniversitesinde öğretim elemanı olarak görev yapıyor. Bir oğlu Fırat Üniversitesi Tıp Fakültesi 3. Sınıf öğrencisi. Diğer oğlu Bursa Uludağ Üniversitesinde Tıp Fakültesi öğrencisi. Ailenin başına gelen bu olayı nasıl yorumlamak gerektiğini bilemiyorum. Bildiğim en önemli bir şey, ülkemizin şifa dağıtan bir değerinin yok olduğudur.

Prof. Dr. Ali Rahman, kendisine tedaviye giden tüm hastalarını güler yüzle karşılayan, hastalarının sorunları çözmek için bizzat kendisi seferber olan bir özelliği vardı. Oysa bazı akademik ünvanlı doktorlarımızın hastalarının tedavilerini asistanlarına havale ettiklerini de görebiliyoruz. Kendisine tedavi için uğradığımda hemen seferber olurdu. Bu hassasiyeti tüm hastalarına aynen gösterdiğini de görüyor veya işitiyordum.

Hocamızı kaybetmiş olmak gerçekten çok büyük bir kayıp. Kendisi Kalp-Damar cerrahı idi. Profesör olmak için yıllarını verdi. 2009’da profesörlük kadrosuna atanmıştı. Kendisinden çok fayda sağlanacağı, kendisinin bilgi dağarcığını öğrencilerine ve meslektaşlarına aktaracağı bir dönemde hayata veda etmesi, her kişinin yüreğini sızlattı. İyi bir hekim olması yanında çevresine pozitif enerji veren ve her zaman yardım denildiğinde ilk akıllarla gelen isim idi. Çok değerli davranışları ile hafızalarda asla silinmeyecek.

Hocamızın değerli eşi ve benim de can dostum Süheyla Hanıma ve sevgili oğullarına, yakınlarına başsağlığı diliyorum. Allah hiç kimsenin yuvasını dağıtmasın. Acı çok büyük ve bu tür bir ölüme anlam vermek kolay olmuyor. Hocamızı ebediyen yatacağı İzmir’e gönderirken, Havaalanına gelen dostlarının ve hastalarının kalabalıklığı, hocamızın ne kadar sevilen ve sayılan bir olduğunu göstermeye yetiyordu. Allah taksiratlarını affetsin ve yerini cennet mekân eylesin!