SAPLANTI
- Kategori : 2009,Eylül,Gazete Yazılarım
- Yorum Yok
- Ekleyen : Nurhayat VAROL
- Okunma :1.344 kez okundu
İnsanların, karakterlerine bağlı olarak çok farklı davranışlar sergilediklerine şahit olmaktayız. Karakter denilen olgu, insanın taşıdığı genlerin sadece özelliklerine bağlı olarak şekillenmez. Doğumla birlikte aile içerisinde başlayan eğitim, okul süresince devam ederken, çocukta karakter olgunlaşır. Çevresel etkilerin insan karakterine etkisi tartışılamaz. Bir insan ile ilgili karakter yapısı incelendiğinde, öncelikle o kişinin yetiştiği ortamı analiz etmek gerekir.
Çevremizde çok farklı insanlarla tanışırız ve bazıları ile dostluklar kurabilirken, bazıları ile yıldızımız bir türlü uyuşmayabilir. Hatta halk arasında şöyle bir tabir kullanılır. Şayet iki kişi çok iyi anlaşabiliyorlarsa, “Frekansları birbirini tuttu” deriz. Frekans tutup tutmaması, bazen daha ilk tanışma ile başlar. O andaki bir elektriklenme sonucu, insanlar dostluklarını ilerletebilecekleri gibi, tam aksine birbirlerinin doğal davranışları dahi itici gelebilir.
Toplum olarak dedikodu yapmayı seviyoruz. Birilerini çekiştirtmek, arkasında konuşmak, kötülemek gibi alışkanlığı olan bazı insanlar, bu davranışlar içerisine maddi kazanç elde etmek için girebilirken, bazılarında da manevi saplantılar oluşabiliyor. Bazen bu saplantılar o kadar kronik bir hal alıyor ki, o kişinin hasta olmasına dahi sebebiyet verebiliyor.
Kıskançlık denilen davranış biçimini ele aldığımızda, bazen iyi sonuçlara sebebiyet verdiğine de şahit olabiliyoruz. Örneğin aynı sınıfta okuyan arkadaşlar arasında sınıf birinciliğini elde etmek için mücadele sürerken gösterilen hafif şiddetli kıskançlıklar, bir yarışma ortamı doğurabilmekte ve sınıfın başarısını da artırmakatadır. Bu tür kıskançlıklarda kazanan, başarı için birbiri ile rekabet eden öğrencilerin hepsidir. Ama aynı ortamda farklı bir öğrenci düşünelim. Arkadaşının iyi notlar almasını kıskanmasına karşın, kendi başarısını artırmak için mücadele etmeyen, sadece ön yargılı olarak yalan ya da saplantılarının sonucu iftira atan öğrencilerin kıskançlıkları tehlikelidir. Bu tür öğrenciler, “Öğretmen filan öğrenciye torpil yapıyor, öğretmen o öğrenciyi kayırıyor” türü aslı olmayan söylemler içerisine girebiliyorlar.
Saplantı deyip geçmeyin. Şayet bir insan sebebi ne olursa olsun bir meseleyi kafasına takmışsa, onun etkisinden kolay kolay kurtulamaz. Bu tür insanlar psikolojik baskı sonucu hemen hastalanabilir ve baş ağrıları çekebilirler ve psikolojik davranış bozuklukları içerisine girebilirler. Sadece kendi düşüncelerinin doğru olduğunu zannederler. Kendi davranışlarını analiz etmekten korkarlar. Bazı insanlar için kendilerince kara listelerinde olan kişiler vardır. Bütün tatsız olayları o listedeki kişilere dağıtır ve kafasında sürekli onları sorun yapar. Oysa o insanların belki bir şeyden haberleri yoktur. İşte bu olumsuz ruh halindeki insan, tasarladığı senaryonun altında ezilerek, hastalanacağını belki tahmin etmiyordur. Kendi üzerine kendisinin ne büyük bir psikolojik baskı yaptığının farkına varsa toparlayacaktır.
Evliliklerde de farklı saplantılar sonucu ön yargılı davranışlar sergileyen birçok insan tanıyorum. Örneğin eşlerden birinin hatası sonucu boşanmak isteyen taraf, karşı eşe nedense artık bir hak daha vermek istemeyebiliyor. Çünkü bir saplantı içerisindedir ve ne olursa olsun eşinin davranışlarını düzeltemeyeceği düşüncesindedir. Oysa kafasında ön yargıyı kaldırabilse ve de eşine bir şans daha tanıyabilse, belki de yıkılacak yuvayı kurtarabilirler.
İnsanlar karşısındakinin söylediği her sözü, isterse yanlış algılayabilir ve kafasını takarak sağlığını bozabilir. Karşı tarafın söylediği sözleri dikkatlice analiz edebilirse ve gerçek niyetin ne olduğunu tahmin edebilirse, birçok huzursuzluğun önüne geçilebilir. En büyük hatamız bize anlatılanları dinlememek, kendi düşündüğümüzü de irdelemeden o düşünceye saplanmak ve saplantılarımızla karşımızdaki insana saygısızlığa varan söylemlerde bulunmak. Bütün bunların temelinde yine yetişme şekli, sosyal çevre ve bencillik faktörleri etken diye düşünüyorum İnsanlar karşısındaki dinlemeyi başarabilmeli ve her zaman söylemlere iyi niyetle yaklaşmalıdır. Kafasına yerleşen saplantılardan kurtulan insanların daha huzurlu günler geçireceği muhakkaktır.
Etiketler |
Yorumlar
Yorum Yapın !
Yorum yapmak için oturum açmalısınız.