Öğr.Gör.Nurhayat VAROL- Kişisel Web Sayfası

TEMBELLİK VE HAZIRA KONMACILIK

24
Şubat
2008

Birçok ülkenin halkı fakirlik ve sefalet içerisinde yaşamlarını sürdürmektedir. Açlık ve hastalıklar nedeniyle ölen çocukların televizyonlardaki görüntüleri, eminim ki herkesin içini burkmaktadır. Ülkemizde de işsizlik nedeniyle günlük yaşamını kahve köşelerinde geçiren milyonlarca kişi var. Kahvehanelerde vakitlerini heba eden ve sigara dumanı altında sağlıklarını mahveden kişilerin, bu yaşam koşullarının oluşmasında acaba hiç mi kabahatleri yok?

Siirt merkezindeki Güres Caddesi modern bir görünüm sergiliyor. Bu cadde boyunca binalara bakıldığında insan kendisini Beyoğlu istiklal Caddesin de dolaşıyor sanıyor. Ama caddede küçük sandalyeler üzerinde yayaların geçişini zorlaştıran kalabalığı gördüğümde de hayal kırıklığına uğruyorum. Kaldırımların bu denli kalabalık oluşu işsizliğin bir göstergesi değil mi? Bu insanlar gün boyunca oturarak zamanlarını boşa geçirmiyorlar mı? Biz bayanlar olarak bu kalabalık arasından geçmek zorunda kalıyoruz. Tabi bu geçiş sırasında kafalarını kaldırıp belki farkında olmadan da olsa bizi baştan aşağı süzen gözlerden de rahatsızlık duyuyoruz.

 

Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde il ve ilçelerimizde halkın sokaklarda zamanlarını harcamaları dikkatimi çekiyor. Bingöl Solhan’ı görenleriniz vardır. Muş-Bingöl karayolu ilçe içerisinde geçiyor. Keza Siirt-Bitlis karayolu da Baykan ilçesinin ortasından geçiyor. Erkeklerin büyük bir kısmı karayolu üzerinde geziniyorlar. Elinde sigara dolaşıyor. Ya da hemen yol kenarındaki bir kahvede okey, kağıt oynama ile vakit geçiriyor. Bu manzarayı birçok Doğu ve Güneydoğu il ve ilçeleri gibi işsizliğin olduğu, sosyal yaşamın da zayıf olduğu yerlerde görmek mümkündür.

 

Bu kişilere neden çalışmadıkları sorulduğunda, suçu devlete atıyor ve devletin kendilerine iş vermediğinden yakınıyorlar. Bölgede birçok kişi gözünü dikmiş devletten yardım bekliyor. Maddi durumu iyi olanlar dahi bir yolunu bulmuş ve yeşil kart sahibi olmuşlardır. En küçük bir rahatsızlıklarında hastanelere koşuyorlar. Çünkü muayene ve ilaç bedava. Erkeklerin bir bölümü koruculuk yapıyor. Koruculuk yapmak için sırada bekleyen binlerce vatandaş var. Korucu olabilmek için gönüllü koruculuk yolu ile sisteme dahil olmak ve ileride maaşa bağlanmak için şark kurnazlığı yapanlara da rastlanılabiliyor. Bazı bölgelerde büyük oranda kaçak su ve elektrik kullanılmaktadır. Üstelik para ödemediği için suyu boşuna akıtan ve ampulleri boşu boşuna yakanlar, karayolu boyunca şahıslara ait  bazı bahçelerdeki ışıkların gün boyunca yandığı da sıkça görülmektedir.

 

Kendi kendime düşünüyorum bu işsiz kişiler neden kahveleri dolduruyorlar? Neden kendi bahçelerinde veya tarlalarında çalışmak dahi istemiyorlar? Kahve köşelerinde vakit geçirmek yerine bu kişiler evlerinin önüne, bahçelerine ağaç dikemezler mi? Oturdukları çevreleri yeşillendiremezler mi? Tarlalarında tarımla uğraşamazlar mı? Ailelerine gelir sağlamak için küçük çaplı bir ticaret yapamazlar mı? Üretken olamazlar mı? Ya da daha yararlı hobiler edinemezler mi?

 

Babalarını örnek alan erkek çocuklar, yetişme çağlarında tembelliğe alışabilir ve okumaya karşı soğukluk hissedebilir. Bölgede yıllardır huzursuzluk yaratan odaklar, bu durumu çok iyi değerlendirmekte ve kendilerine taraftar bulabilmektedir. Halen kız çocuklarını ilköğretim de olsa okutmamak için mücadele eden veliler bulunmaktadır. Zorunlu okullar bitince adeta çocukları üzerindeki özgürlüklerin tadına vararak evde pasifleştiren ebeveyn sayısı azımsanmayacak kadardır.

 

 

Yöremizdeki halkı, kendi ekonomilerine katkı sağlamaları için, kaliteli yaşamları için  eğitmek gerekir. Bunu sağlamak için yaşam boyu bir seferberlik başlatılmalıdır. Ki bu sorunların çözümü de sadece eğitimden geçer!

Etiketler

Yorumlar

Yorum Yapın !

Yorum yapmak için oturum açmalısınız.