Öğr.Gör.Nurhayat VAROL- Kişisel Web Sayfası

TEZGÂH ALTI

15
Haziran
2010

1979 yıllında ülkemizde yağ ve şeker kuyrukları vardı. Şayet tanıdığınız bir bakkal yoksa bazı gıda maddelerini bulmanız mümkün değildi. O dönemlerde yeni evlenmiştik ve eşim doktora öğrenimi için sık sık Trabzon’a gidiyordu. Her gelişinde beraberinde sıvı yemeklik yağı ve şekeri gördüğümde en büyük hediyeyi almış oluyordum.

Ülkemizde zaman zaman bu tür sıkıntılar yaşandı. Yabancı marka sigara almak için de insanlar bakkal bakkal dolaşırdı. Esnafın bazıları yağ, şeker, sigara gibi malzemeleri tek başına satmayabiliyor ve diğer malzemelerin alınması halinde bu malzemeleri verebileceğini rahatlıkla söyleyebiliyordu. Çok şükür o sıkıntılı günleri geride bıraktık. Artık paramız varsa istediğimiz malzemeyi satın alabiliyoruz. Ama bazen gene torpille malzeme aldığımız da olabiliyor.

Serbest rekabetin olduğu mağazalarda alış verişlerde daha şeffaf bir durum söz konusudur. Örneğin BİM Alışveriş mağazaları her Cuma günü özendirme satışları yapıyor. Ürünü almak için sabah 9.30 öncesi kuyruğa girmek durumundasınız. Mağazadan içeri girip de aradığınız eşya tükenmemişse alabiliyorsunuz.  Hatta bir defasında mağazada çalışan bir gence, cuma günü gelecek bir malzemeyi bizim için ayırmasını rica etmiştim. Bana verdiği cevap “Abla hiç kimseye mal ayıramıyoruz, yasak” demişti.

Gelelim kamu kurumları tarafından işletilen satış ofislerine! Maalesef bu satış mağazalarının kamuya ait olduğunu, mağazaya adım atar atmaz görüyorsunuz. Çünkü müşteriye ilgi gösterilmiyor. Sorularınıza doğru dürüst cevap dahi alamayabiliyorsunuz. Bu hafta içerisinde eşimin başına gelen bir olayı aktarmak istiyorum.

Toprak mahsulleri ofisine ait satış bürolarında bazı ürünler satılmaktadır ve gerçekten de piyasaya göre çok düşük fiyatlarla verilmektedir. Örneğin vakumlanmış fındığın kilosu piyasada 16-18 TL iken Toprak Mahsulleri Ofisinde aynı fındığı 10 TL’ye satın alabiliyorsunuz, ama tabi elinize fındık geçerse!

Geçtiğimiz Salı günü eşim ve iki arkadaşı Elazığ’daki Toprak Mahsulleri Ofisinden bazı ürünleri almak için önce idari büroyu arıyorlar. Vakumlanmış fındığın olup olmadığını soruyorlar. Mevcut olduğunu da öğrenir öğrenmez hemen ofise gidiyorlar. Ama satış bürosuna vardıklarında fındığın bittiği kendilerine söyleniyor. Bunun üzerine az önce telefon edildiğini ve ürünün olduğunun kendilerine söylendiğini belirtiyorlar. Ofiste oturan genç fındığın az önce tükendiği ve kalmadığını bildiriyor.

Eşim kendilerinin üniversiteden geldiklerini ve tezgâh altında belki bazı ürünlerin  olabileceğini gence söyleyince, tezgâhta oturan genç kendileri için ayırdıkları ürün olduğunu bildiriyor ve yan odaya giderek 3 torba vakumlanmış fındık getiriyor. Bunun üzerine bir paket daha vermesi ısrar edilince, bir paket daha geliyor. İşte burası Türkiye ve işte size tezgâh altı!

Şimdi bilmem ki o gence gidenleri  güya boş çevirmeyerek ürün verdiği için teşekkür mü etmek lazım, yoksa bu işin içerinde başka tezgâhlar da olabileceği düşünülerek olayın üzerine gitmek mi gerekir! Fındık piyasaya göre ucuz. Acaba bazı esnaflarla anlaşılarak, tezgâh altından mal gönderiliyor mu? Yöneticiler acaba bu işi yeterince takip ediyorlar mı? Satışların dürüstçe yapıldığını kontrol ediyorlar mı? Yoksa kamu kurumlarına ait satış mağazalarında adam kayrılarak 1979 yıllarındaki şartlar hala devam mı ediyor?

Eşim bu olayı anlattığında olayı gazete sütunlarına taşıma konusunda hiç çekinmedim. Şayet gerçekten tezgâh altı muhabbetleri devam ediyorsa yazık bu ülke insanlarına! Yok, şayet o genç gerçekten de gelenlerin üniversitede olduklarını öğrendikten sonra kendisi için ayırdığını söylediği mallardan özveride bulunarak, malı ortaya çıkartmasını da etik bulmuyorum. Peki sade vatandaş nasıl ucuza fındık temin edilebilecek? Bir köşe yazarı olarak bu olayı kamuoyuna taşımak istedim ve umarım yetkililer gerçeği ortaya çıkarırlar!

Etiketler

Yorumlar

Yorum Yapın !

Yorum yapmak için oturum açmalısınız.